..bunu al, yere koy, gözlerini kapat ve kendini bırak. Ne dersin? | Open Subtitles | خذ هذه ضعها على الارض واغلق عينيك واجنن عليها ما رأيك ؟ |
Beni yere indirsen daha iyi olur. İç çamaşırı giymedim. | Open Subtitles | من الافضل أن تضعني على الارض,أنا لم أرتدي ملابس داخلية |
Abby deponun yerde ne kadar kaldığını tahmin etti değil mi? | Open Subtitles | آبي حسـبت الفترة التي كانت بها على الارض ، أليس كذلك |
Tamam Dan, lütfen yerde çürümüş bir şekilde yatıyor olma. | Open Subtitles | حسنا , دان لا اود ان اجدك ملقى على الارض |
Orion böbürlenip Yeryüzündeki tüm hayvanları öldürecekti. | Open Subtitles | اوريون ادعى انه سيقتل كل الحيوانات الموجوده على الارض |
Bittikten sonra yere doğru baktım Yerdeki pisliğe. | Open Subtitles | وبعد ما انتهى الامر نظرت للاسفل في الفوضى التي على الارض |
Sadece bir canlı Dünya üzerindeki tüm habitatlarda yaşama imkanı sağlayabilmiştir. | Open Subtitles | مخلوق واحد فقط نحت الحياة لنفسه في كلِّ موطنٍ على الارض. |
yere oturuyorlar Bir masa örtüsü bile yok. | TED | فيجلس على الارض لانها لاتملك طاولة سفرة |
Ve ellerimi yere koyduğumu hatırlıyorum ve hayat kanımın boynumdan ve ağzımdan akıp gittiğini... | TED | اتذكر أني وضعت يدي على الارض وأنا أشعر أن دمي ينزف من عنقي وفمي. |
yere izmarit atmayı ve tükürmeyi kesin! | Open Subtitles | توقفوا عن البصق و القاء الاحذيه على الارض وتوقفوا عن التدافع |
Pekala, şimdi sırayla, senden başlayalım, silahınızı çözün... yere bırakın ve geri çekilin. | Open Subtitles | والان واحد تلو الاخر, أبدأ بك, أنزعوا أسلحتكم وألقوها على الارض, وتراجعوا |
Bu evde misafir olun ya da olmayın, bayım, tavuk kemiklerini yere atmanıza müsaade etmiyorum. | Open Subtitles | الضيف في البيت أو لا , سيدي أنا لا أسمح بألقاء العظام على الارض |
Makas yere düştüğünde öleceğimi sandım. | Open Subtitles | اعتقدت اننى ساموت لو وقع المقص على الارض |
- Kes sesini! yerde kal! - Sana para verebileceklerini söyledim! | Open Subtitles | إصمت, إبقَ على الارض لقد قلت لهم أن يعطوك بعض المال |
Bunda 400 kisi yerde calisiyor | TED | في تلك الصورة يوجد تقريباً 400 شخص يعملون على الارض |
Görebildiğiniz gibi arabanın altında yerde siyah bir çubuk var. diğer aracın tekerinin hemen yanında. | TED | والتي يمكن ملاحظتها في الصورة هنا .. اسفل السيارة .. حيث يوجد قضيب اسود على الارض او على عجلة السياراة الأُخرى |
Biz sadece 7 uçak kaybettik, fakat 40'ın üstünde düşman uçağı tahrip ettik. Havada ve yerde. | Open Subtitles | لقددمرنا40 طائرهللعدو, فى الجو و على الارض |
Yeryüzündeki cehennem gibiydim, farkına varamadan işlerini bitirirdim. | Open Subtitles | نعم لقد كان الجحيم على الارض ولم تكن لتعرفه |
Yeryüzündeki ölü cesetlerimi özledin, Tom? | Open Subtitles | هل نسيت شأن الجثث الميتة على الارض , يا توم ؟ |
Şeytandan ve ruhtan bahsetmek ve Yerdeki sürükleme izleri. | Open Subtitles | الحديث عن الشر و عن الروح و أثار الاحتكاك على الارض |
Dünya üzerinde sadece bir canlı, kendine bütün habitatlarda yaşama imkani sağlayabilmiştir. | Open Subtitles | مخلوق واحد فقط نحت حياة لنفسه في كل موطن ٍ على الارض. |
Yine de, yeryüzünde evrensel ölçeklerdeki zamana rastladığımız yerler vardır. | Open Subtitles | رغم ذلك لا زالت هناك اماكن على الارض نستطيع فيها نواجه الزمن على تلك المقاييس الزمنية |
Dünyadaki Autobot şehrine, özel bir araştırma gezisi düzenlemeni istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اجرى مراقبة خاصة من مدينة الاوتوبوت على الارض |
Gerçekte, bu hayvanların karada bir eşi yok; Dünya üzerinde benzersizler. | TED | في واقع الأمر ، فإن هذه الحيوانات ليس لها نظير على الارض ؛ انها فريدة من نوعها في العالم. |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |