Eğer bütün hayatlar aynı olsaydı, ben de intihar ederdim. | Open Subtitles | لو كانت كل الحيوات متشابهة, لكنت أقدمت على الانتحار أيضًا. |
Onu kürtaja ikna edemezsen intihar etmesine yardım ediyorsun demektir. | Open Subtitles | إن تركت تلك المرأة ترفض الإجهاض فأنتِ تساعدينها على الانتحار |
Bu kabus gibi yaşamdan daha da kötüsü başarısız bir intihar girişimi kabusu. | Open Subtitles | تعلمون ، فإن أسوأ كابوس في هذه الحياة هو كابوس الاقدام على الانتحار |
Yine de belirtmek isterim ki o köprüde iletişime geçtiğimiz kişilerin büyük çoğunluğu intihar etmiyorlar. | TED | أريد أن أخبركم أيضاً ، أن الغالبية العظمى من الناس الذين نلتقيهم على ذلك الجسر لا يقدمون على الانتحار |
İhanete uğramış ve umutsuz kral intihar etti. | TED | من الخيانة وبدافع اليأس، أقدم الملك على الانتحار. |
Birliğimden denizcilerle karşılaştığımda ve konuştuğumda, onlarca meslektaşımızın intihar ettiği bir ortamda iyi olduğumuz sonucuna varıyoruz. | TED | بالحديث مع ضباط البحرية في وحدتي، خلصنا إلى أننا نتجاوز عشرة أفراد ممن أقدموا على الانتحار. |
Tanrı aşkına, Rahip, bu intihar! | Open Subtitles | بالله عليك أيها القس أنت تقدم على الانتحار |
Dr. Searle intihar etme riski olduğunu söyledi. | Open Subtitles | دكتور سيريل شخصه على أنه في خطر الإقدام على الانتحار |
...neden cezalandırılması gerektiğini sormuş ve intihar etmeyi reddetmiş. | Open Subtitles | ويسأل لماذا يجب أن يعاقب، ويرفض أن يقدم على الانتحار |
30 April 1945'te, Führer intihar etti ve bunu yaparak, ona güvenen herkesi terk etti. | Open Subtitles | في 30 أبريل 1945 الفوهرر يقدم على الانتحار وتبعا لذلك، فقد هجر كلّ شخص كان مواليا له |
Az önce desteklenmiş intihar yasası iptal edildi. | Open Subtitles | رفض الناخبون لتوهم قانون المساعدة على الانتحار |
Dr. Searle intihar tehlikesi tanısı koydu. | Open Subtitles | دكتور سيريل شخصه على أنه في خطر الإقدام على الانتحار |
Britanya ordusunu üzerlerine çekip sonra da intihar etmek. | Open Subtitles | استدرجوا جيش بريطانيا وأقدموا على الانتحار |
Burada ki babasına ait olan butik mağazası intihar ahdinin bir parçasıymış gibi görünüyor. | Open Subtitles | هنا في محل الملابس الخاص بأبيها على ما يبدو أنه جزء من تعاهد على الانتحار |
Bilirsin işte bunun bir intihar anlaşması olabileceğinden. | Open Subtitles | مثل ، أقصد ربما الأمر ، مثلاً ، تعاهد على الانتحار |
Bir gün önce Hitler, onurunu kurtarmasi için intihar etmeye mecbur birakacagi düsüncesiyle onu Maresallige terfi ettirmisti. | Open Subtitles | فى اليوم السابق منحه هتلر ترقيه كمرشال ميدانى معتقدا ان ذلك سيجبره على الانتحار لينقذ سمعته |
Tüm gece "intihar" sohbet odasındaydım. | Open Subtitles | كنت على الانتحار غرفة دردشة كل ليلة. هذا أمر رائع. |
Günler sonra, bir intihar saldırısı düzenlemişti. | Open Subtitles | بعد ايام ، الرجل الذي رتب للمهمة اقدم على الانتحار |
Ayrıca Nico-dou sitesinin admini de o yayından sonra intihar etmiş. | Open Subtitles | نعم، كان نيكوي المسؤول عن الصفحة نحن نبحث عنها خلال البث المباشر، أقدم على الانتحار |
Morisaki gerçekten intihar mı etti? | Open Subtitles | لا اعتقد انها أرادت أن تقدم على الانتحار |