Bu iki resmin arkasında yatan fikir şu acaba Çin Hükümeti hukukun üstünde mi hareket ediyor? | TED | الفكرة الكامنة خلف هاتين الصورتين تتمثل في مقدرة الحكومة الصينية على التحرك دون التقيد بحكم القانون. |
Fakat, aynı zamanda dünyada daha emin hareket etmemize yardım eden başka bir şeyler oluyor. | TED | ويوجد أيضًا شيء آخر يجري في العالم الذي يساعدنا على التحرك عبر العالم بطريقة آمنة. |
Daha hızlı hareket etmek, hesaplamaların yapılması ve daha güvenli alanlar için askeri ordunun avantajlarından faydanılmalı. | TED | قصد الاستفادة من قدرة الجيش على التحرك بسرعة والعمل وتأمين المناطق. |
Bu kadar hızlı hareket edebilsek bir sürü zaman kazanmaz mıydık? | TED | ألم نتمكن من الحفاظ على الكثير من الوقت لكوننا قادرين على التحرك بهذه السرعة؟ |
Esas nokta şu: hareket edemeyecek kadar hasta birisi bu yolla diğer kimselere hastalık bulaşmasına neden olabilir. | TED | الموضوع برمته هو أن الشخص الغير قادر على التحرك لا يزال بامكانه أن يعدى أفراد آخرين. |
Tam önümde duruyordun... hareket edemiyormuş gibi hiçbir yöne. | Open Subtitles | وقفت أمامي تماماً كما لو لم يكن عندك قدرة على التحرك بأية اتجاه |
Zamanda yolculuk ve süper hızda hareket etme yeteneğiniz tamamen tükenmiştir. | Open Subtitles | -قدرتك على التحرك سريعاً والسفر عبر الزمن أيضاً قد استنفدت تماما. |
Ancak bu adamlar bizi kovalarken Narim rahat rahat hareket edebildi. | Open Subtitles | على أية حال عندما هؤلاء الرجال طاردونا ناريم كان قادر على التحرك بحرية |
Zamanın çıkmaza düşürdüğü bir anda donup kalana kadar, bir yönden diğerine hareket edemeden. | Open Subtitles | .حتىيتوقف. يتركناعالقينفي لحظة, غير قادرين على التحرك في أيّ اتجاه |
hareket kapasiten, ağırlığın yüzünden tehlike altında. | Open Subtitles | ولن تكون قادراً على التحرك واخيراً سوف تموت بسبب وزنك الزائد |
Doğal olarak el ve bilekteki kasların parmaklarla beraber hareket etme eğilimi vardır. | Open Subtitles | في اليد والمعصم على التحرك جنباً إلى جنب مع الأصابع |
Düşüncesi olmayan bir evrimsel deneme yanılma süreci gerçek zamanlı hareket ve tepki verebilen bu sanal yaratıkları yarattı. | Open Subtitles | تلك العملية التطويرية لعملية التجربة والخطأ قد صنعت مخلوقات وهمية قادرة على التحرك والتصرف بشكل واقعى |
Eğer hareket kabiliyeti eklersen -- masanın etrafında dönme yeteneği -- sonuçlarda hafif bir artma görülüyor. | TED | اتضح انه عند اضافة الحركة -القدرة على التحرك حول الطاولة - تحصل على دفعة اكثر بقليل |
Eğer oturmaktan başka çareniz yoksa, omurganızın düzgünlüğüne özen gösterin ve oturmaya mecbur değilseniz, daha fazla hareket etmeyi amaçlayın. Mesela, her yarım saatte bir kalkmak için hatırlatıcı ayarlayabilirsiniz. | TED | عندما لا يكون أمامك خيار إلا الجلوس حاول تصحيح تحدّب عمودك الفقري إلى الوضع المستقيم وعندما لا يتوجب عليك التقيَد بالمقعد اعمل جاهدًا على التحرك أكثر ربما بضبط منبَه يذكرك بأن تنهض كل نصف ساعة |
Bulunduğu ortamda hareket edebilme yetisine sahip. | TED | وهي قادرة على التحرك في بيئتها. |
Bu hareket seni ileri götürür. | Open Subtitles | والآن هذا يساعدك على التحرك إلى الأمام |
Her an hareket edebiliyor, insanları takip edebiliyor ve gerekirse hızlanabiliyor olmamız gerek. | Open Subtitles | علينا أن نكون قادرين على التحرك في أي وقت ، واللحاق بالأشخاص بسرعة إذا لزم الأمر ! بسرعة" ؟ |
Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | نحن قد ستعمل على التحرك السريع. |
Burada hâlâ hareket edebiliyormuş. | Open Subtitles | هنا كان لايزال قادراً على التحرك بحرية |
hareket etmeye cesaretim yoktu. | Open Subtitles | لم أجرؤ على التحرك. |