- Evet. Senin gibi biri onunla ne yapıyor? Kahvaltıda kola içtiğini sanıyordum. | Open Subtitles | رجل مثلك يشرب مثل هذه الأشياء أعتقد أنك تشرب مياه غازية على الفطور. |
Aferin çocuklar. Görünüşe bakılırsa Kahvaltıda buz gibi suşi var. | Open Subtitles | أحسنتم يا رفاق يبدو أننا سنتناول السوشى البارد على الفطور |
Yani, ya Lux Kahvaltıda o esrarlı ekmekleri yeseydi? Bu hiç iyi olmazdı. | Open Subtitles | انا اعني , ماذا لو ان لوكس تناولت رغيف المخدرات على الفطور ؟ |
Seni seviyorum anne. Kahvaltı için saol. | Open Subtitles | أحبك يا أمي، شكرا على الفطور سأراك الليلة، إلى اللقاء |
Doğru. Kahvaltı için sucuklu yumurtalar ve gözlemeler. | Open Subtitles | أنت محقة، إنهم يأكلون المقانق والبيض واللحم المفروم على الفطور |
Bu sabah Kahvaltıda bir tane yedim ve içinde kurt vardı. | Open Subtitles | أكلتُ واحدة منها على الفطور هذا الصباح و وجدتُ دودة بها |
Atıştırmaya bayılırım. Neleri sevdiğimi bilirler. Kahvaltıda ne yemeyi severim çocuklar? | Open Subtitles | وهم يعرفون ما أحب، مالذي أحبه على الفطور يا رفاق ؟ |
Büyük bir fincanı vardı ve kahvesini hep onun içinde kahve içerdi. Kahvaltıda İrlanda soda ekmeği yerdi. | TED | كان لديها هذا الكوب الكبير الذي صنعته كانت تحب شرب قهوتها منه، وكانت تحب خبز الصودا الإيرلندية على الفطور. |
Bu sabah Kahvaltıda seni özledik. | Open Subtitles | هيه ، أيها الامريكي ، لقد أفتقدناك على الفطور هذا الصباح |
Etkili insanlar tanımanın iyi tarafı, sabahları Kahvaltıda gerçek kahve içebilmektir. | Open Subtitles | الشيء الإيجابي بمعرفة أشخاص ذوي سلطة هو أنه يمكن أن تشرب قهوة حقيقة على الفطور |
"Herhalde Kahvaltıda bin tane gözleme yiyordur." | Open Subtitles | من المحتمل أنه يأكل ألف فطيرة على الفطور |
Evet ahbap. Söyledim ya, Kahvaltıda ekmek arası ekmek yedik. | Open Subtitles | أجل، قلت لكِ تناولنا شطائر الخبز على الفطور |
Zombilere dikkat et Kahvaltı için beynini yemesinler. | Open Subtitles | حسناً، احذر أن لا يأكل هؤلاء الأحياء الأموات دماغك على الفطور. |
Kahvaltı için başka bir şey ister misin tatlım? | Open Subtitles | أتريدين شيئاً مختلفاً على الفطور يا عزيزتي؟ |
# Kahvaltı için takım elbise giyersin # # İç çamaşırları bağlamalıdır # | Open Subtitles | ♪ إرتدي بدلة على الفطور ♪ ♪ ملابس داخلية تربط ♪ |
Jerry bu sabah bana Kahvaltı için krep getirmiş. | Open Subtitles | جلبت جيري لي نسيج على الفطور هذا الصباح. |
Kahvaltı için çok teşekkürler ama benim gitmem gerek. | Open Subtitles | ...اوه، شكرا جزيلا على الفطور لكن يجب علي ان اسرِع |
Her neyse, baba kahvaltıyı bekletmememizi söyledi. | Open Subtitles | على أية حال لقد قال أبي أن لا ننتظرهم على الفطور |
Burada bir kahvaltı alabilmek için ne yapmak gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا على الفتاة أن تفعل هنا لكي تحصل على الفطور ؟ |
Kahvaltı olarak da tatlandırıcı yedim. | Open Subtitles | و على الفطور أتناول السبلندا (سبلندا هو نوع من السكر لإنقاص الوزن) |
Aman be Margot, kahvaltı ederken neler tütsülediğin belli oluyor. | Open Subtitles | مارغوت اعتقد نحن نعرف من التي دخنت اليوم على الفطور |
Eğer o köpek bir daha buraya pislerse onun budunu kahvaltı niyetine yiyeceğim. | Open Subtitles | لو تبرز ذلك الكلب اللعين بالفناء مرة أخرى سأضع ذيله الصغير على الفطور! |
Sosa denen herifin defterini düreceğiz! | Open Subtitles | سنأكل "سوسا" على الفطور |