çünkü kimse en büyük ofise masada oturmayıp duvar dibine ilişerek ulaşamaz. ve birisi, eğer o başarıyı hak etmediğine inanıyorsa ya da kendi başarısının farkında değilse asla terfi edemez. | TED | لأن لا أحد سيحصل على المكتب في الزاوية بالجلوس جانبا وليس الى الطاولة. لا أحد سيحصل على الترقية ان لم يظن انه يستحق نجاحه، او حتى لا يستوعب ماحققه من نجاح. |
Hala masada duruyordu, soğuk kahve ile dolu olarak. | Open Subtitles | كان مازال على المكتب مليء بالقهوة الباردة |
Buraya parasını saymak için geldi, kapıyı iki kez kilitledi, parasını masaya koydu fakat kutuyu hiç açmadı. | Open Subtitles | جاء هنا لعد المال أقفل الباب مرتين وضع المال على المكتب لكن لم يفتح الصندوق لماذا ؟ |
Pekala, masanın üzerine bırakın Bayan Pearce. Bir ara bakarım. | Open Subtitles | حسنا ، اتركيها على المكتب سأحاول أن أجد وقت لها |
İstediğiniz beş dosya masanın üzerinde, Teğmen. | Open Subtitles | الملفّات الـ 5 التي طلبتها على المكتب أيّها الملازم |
Bir kaç şey bıraktım. masanın üstüne 40-50 dolar bıraktım. | Open Subtitles | تركت بعض الاشياء تركت 40 أو 50 دولار على المكتب |
Benimle alay etmek için sadece masanda oturup kokunu etrafa saldın. | Open Subtitles | أنت تجلسين فقط على المكتب بجانبى و أشتم رائحتك و تثيرنى |
Kasabada topu topu 2 polis var. Biri masa başında, diğeri devriye geziyor. | Open Subtitles | هناك شرطيان، واحد يعمل على المكتب والآخر يقوم بدورية في التلال |
Soru soruyordum, ama büyük masadaki adam elindekini masaya vurdu ve bana bağırdı. | Open Subtitles | لقد كُنتُ أطرح أسئلَة لكنَ الشخص على المكتب الكبير قامَ بطرقِ ذلكَ الشيء و صرخَ بي |
Ve ne masada ne de çekmecelerde veya üst tarafta daktiloda yazılmış hiçbir belge bulunmuyordu. | Open Subtitles | ولا وثائق على المكتب وفي الدرج وفي الأعلى |
Dikkat et, o masada oturmaktan kıçın acıyacak. | Open Subtitles | احترس , مقعدتك ستتقرح من الجلوس على المكتب |
Günün sonunda bunlardan sadece birisi masada kalacak. | Open Subtitles | فقط أحد هذين الاسمين سيبقى على المكتب نهاية اليوم. |
Yönetici şu tarafta. Şikayet formları da masada. Sarı renkliler. | Open Subtitles | المدير هناك نماذج الشكاوى على المكتب باللون الأصفر |
Ve sol kol dirsek altında yani masaya yasladığınız yerde aşınma. | Open Subtitles | والكُم الايسر اكثر نعومة على المرفق حيث تستبد عليع على المكتب,ولكن الصين ؟ |
Kendime, her şeye sürekli farklı açılardan bakmamız gerektiğini hatırlatmak için masaya çıktım. | Open Subtitles | أقف على المكتب لكي أذكر نفسي أنه يجب و باستمرار أن ننظر للأشياء بطريقة مختلفة |
Ben masaya oturucam. Beni tanıştırma. | Open Subtitles | سأجلس على المكتب ولا أريدك أن تعرفني إليهم. |
masanın üzerine koyuyorum. Tamam mı? | Open Subtitles | سأضعها على المكتب إنها على المكتب , حسناً؟ |
Eğer istersen yayında yanına alabilirsin masanın üzerine. | Open Subtitles | تستطيعين أن تحمليها معك للخارج إن شئت. ضعيها أمامك على المكتب. |
Bu çantayı masanın üzerinde buldum. İçinde hiç para yoktu. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه الحقيبه على المكتب و لا يوجد أى أثر لأى نقود |
Elbette. Anahtarlar masanın üzerinde. Kitabının yanında. | Open Subtitles | بالتأكيد, المفاتيح على المكتب بجانب كتابك |
Bir defasında öğrenciler felsefe sınavına girmiş ve öğretmen sınıftaki sandalyeyi masanın üstüne koymuş "Bu sandalyenin varlığını bana kanıtlayın." demiş. | Open Subtitles | في أحد الأيام بعض الطلبة كانوا يمتحنون بمادة الفلسفة و في البداية ، قام المدرس بجلب كرسيُ و وضعه على المكتب |
Sanırım, erkek arkadaşın sana sürpriz yapmak istemiş. masanda. | Open Subtitles | يبدو ان صديقك يود مفاجئتك انها على المكتب |
Eğer parmakizim bu masadaysa, masa benim mi demektir? | Open Subtitles | لو بصمات اصابعى موجودة على المكتب هل هذا يعنى انه ملكى ؟ |
- Asteroid, masadaki şişede nitrogliserin var. - Asalak mı? | Open Subtitles | "أسترويد"، زجاجة نيتروغليسيرين من على المكتب. |
- Masanın üstünde olabilir. - Belki de... | Open Subtitles | ربما يكون على المكتب أنا أعلم ربما يكون على المكتب |
...kaçmaya kalabilirsin ki bu durumda öldürürüm seni; masanın üzerindeki silaha davranabilirsin ve seni öldürürüm; ya da bana elmasları verirsin ben de seni ortadan kaybederim. | Open Subtitles | أنت تستطيع أن تعبث وفى هذه الحالة أنا سوف أقتلك ويمكنك أن تذهب إلى المسدس الذى على المكتب |
Sanırım masanın üzerindeydi. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان على المكتب |