Bu çocuklar birbirlerini vururmuş gibi yaptıkları bir oyun oynuyorlardı. | Open Subtitles | هؤلاءِ الأطفال لعبوا لعبة التظاهر بإطلاق النار على بعضهم البعض. |
Su an icin o da oyle. Konuklarimin birbirlerini bogazlamalarini... - ...hos karsilayamam. | Open Subtitles | وحالياً هي أيضاً كذلك وأنا لا أُحبذ أن يتهجم ضيوفي على بعضهم البعض |
Silikon Vadisi'nde girişimciler, çok centilmen bir edada rekabet ediyorlar, her bir tarafın birbirine ateş etmek için sıra beklediği eski savaşlardaki gibi. | TED | في سليكون فالي، يتنافس روّاد الأعمال بأسلوب مهذب للغاية، مثل الحروب القديمة التي يتناوب فيها كل طرف على بعضهم البعض. |
Biri maaş makbuzunu fotokopi makinasının üzerine bırakıyor ve herkes birbirine bağırmaya başlıyor. | TED | يتركُ أحدهم ورقة بيان راتبه على آلة الطباعة، وفجاةً يصرخُ الجميع على بعضهم البعض. |
Vagonlardan geldiler. Böcekler gibi birbirlerinin üstüne çıkıyorlardı. | Open Subtitles | لقد أتو من خلال العربات، وكانوا مكدثين على بعضهم البعض كأنهم حشرات. |
İkizler birbirlerinin üstüne kustular. | Open Subtitles | توأم دوينلي تقيؤوا على بعضهم البعض |
Herkesin midesi bulandı ve birbirlerinin üzerine kustular. | Open Subtitles | وبدأ كل الناس كأنهم مرضى وبدأو يتقيئو على بعضهم البعض |
İnsanlar birbirlerinin üzerine renkli toz ve kova kova su atıyorlar... ve bunlar gelip benim suratıma vuruyor. | Open Subtitles | كانوا يرمون مساحيق ملونة ودلاء ماء على بعضهم البعض فتصيبني في وجهي |
Rakipler birbirlerine doğru hamle yapıyor. | Open Subtitles | هم على بعضهم البعض مثل اللون الأسود على كرة البولنجِ. |
Uçlarda olanlar birbirlerini bulup bir yerlere gidebilirler. | TED | وبالاضافة الى ذلك ويمكنهم العثور على بعضهم البعض والاتصال والذهاب الى اي مكان |
Bu üreticiler birbirlerini saf dışı bırakmak için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | أصحاب الأعمال هؤلاء لا يتورعون عن فعل أي شيء للقضاء على بعضهم البعض |
Gaz verilmeden önce insanlar birbirlerini vuruyorlarmış. | Open Subtitles | الناس أطلقوا النار ' على بعضهم البعض قبل ذلك ثم أصبحوا مُسَمَّمين بالغازَ. |
Cenazede bizimkiler, üzgün olduklarını söylemek için birbirlerini eziyorlardı. | Open Subtitles | في الجنازةِ أولئك الرجالِ كَانوا يَتعثّرونَ على بعضهم البعض لقَول آسف |
Kanatları birbirine sürtünür. | Open Subtitles | عندما يحتشدون اجنحتهم تؤدى الى ان يقضوا على بعضهم البعض |
İnsanlar birbirine ateş eder. | Open Subtitles | إنها منطقة حرب الناس تطلق النار على بعضهم البعض |
birbirlerine bağırıyorlardı. | Open Subtitles | هي يمكن أن تحول إنهم يصرخون على بعضهم البعض |