Sonunda, yüksek öğrenim görmeyi başaranlara da fırsat kapıları açılmayabiliyor. | TED | أخيراً، حتى أولئك القادرون مادياً على الحصول على تعليم عالي فإن أبواب الفرصة قد لا تفتح لهم. |
Birleşik Devletler'de yüksek öğrenim gören üniversite mezunlarının sadece yarısından biraz fazlası bu eğitimi gerektiren bir işte çalışıyor. | TED | فقط ما يزيد على النصف من الخريجين مؤخراً في الولايات المتحدة ممن يحصلون على تعليم عالي يعملون في وظائف تتطلب ذلك النوع من التعليم. |
Her çocuğun yüksek kalitede eğitim aldığı bir dünyada yaşayana kadar - nerede yaşadıklarına veya derilerinin rengine bakılmadan - makro seviyede yapabileceğimiz şeyler var. | TED | حتى نعيش في عالم حيث كل طفل يستطيع الحصول على تعليم عالي الجودة حيثما كانوا يعيشون، أو مهما كأَن لون بشرتهم، هناك أشياء نستطيع فعلها على المستوى الأدنى. |