Ve ikimiz de bu kasabanın bir parçası olmayı hak ediyoruz. | Open Subtitles | ونحن على حد سواء يستحقون أن تكون جزءا من هذه المدينة. |
Kontrol odasının görünüşüne bakınca, ikiniz de çok şanslıymışsınız diyorum. | Open Subtitles | حسنا ، من خلال منظر غرفة التحكم اقول انتما محظوظين جدا على حد سواء |
Onu bulursak Tatsu'yu da buluruz ve ikisini de neredelerse oradan kurtarırız. | Open Subtitles | نجد لها، نجد تاتسو، نحصل لهم على حد سواء من أينما كانوا. |
Her ikisi de küçültmekte ve geri çekilmekte, ve bazıları tamamen kayboldu. | TED | إنها تتقلص وتتراجع على حد سواء -- وبعضها أختفى تماما عن الوجود. |
Hunt aynı anda hem kundakçılık hem de itfaiyecilik yapıyor. | Open Subtitles | هانت على حد سواء الحريق العمد واطفاء في نفس الوقت. |
İkimizde biliyoruz ki sen ve ben şu an ki durumumuzda olmamalıyız | Open Subtitles | انت وانا، على حد سواء نعرف انه كان ينبغي ان نكون معا. |
İlk olarak söylemek istiyorum ki ikinizi de çok seviyorum. | Open Subtitles | أولا وقبل كل شيء، أنا أحبك كثيرا على حد سواء. |
Şu an ben de borçlu durumdayım, yani bu ikimizin de problemi. | Open Subtitles | أنا مدين الآن , لذا هي نوعا ما مشكلتنا على حد سواء |
İkimiz de Tanrı'nın önünde diz çöküp lütfu için dua ediyoruz. | Open Subtitles | نحن على حد سواء الركوع أمام الله ونصلي من أجل بركته. |
İkimiz de yaşlanıp ölmüş olabilirdik. | Open Subtitles | لربما لقينا حتفنا على حد سواء بسبب الشيخوخة |
İkimiz de kazanamadık. Birbirlerini eşit ölçüde seviyorlar. | Open Subtitles | لم يربح أحد منا يحبان بعضهما الآخر على حد سواء |
İkiniz de o kadar sürtüksünüz ki, kiminle yattığınızı hatırlamıyorsunuz. | Open Subtitles | نعم، أنت على حد سواء بصورة عاهرة ذلك، كنت لا تذكر من أنت ينام مع. |
Aslında, ikiniz de boşa kutlama yapıyorsunuz. | Open Subtitles | في الواقع ، كنت على حد سواء الاحتفال على عجل. |
Sİz ikiniz de sağa | Open Subtitles | كنت على حد سواء في حاجة إلى اللجوء إلى الحق. |
notlarımı yazdığım kağıdı kaybettim ve şalgam mı havuç mu almam gerektiğini hatırlayamadım, ikisini de aldım. | Open Subtitles | فقدت انزلاق أن أنا جعلت الملاحظات على وأنا لا يمكن أن تذكر ما إذا كان هناك اللفت أو الجزر، حتى حصلت على حد سواء. |
Ben de emin olmak için ikisini de getirdim. | Open Subtitles | ذلك أحضرت لهم على حد سواء فقط لتكون آمنة |
İkisi de aynı, yapamazsın. Şehir dağlara benzemez. | Open Subtitles | على حد سواء, لا تستطيع المدينة ليست كالتلال |
İkisi de doğru bir hizaya geldiğinde, hükümlü ölümüm geldiğini anlar. | Open Subtitles | عندما تنخفض على حد سواء في المحاذاة الصحيحة , و أدان يعلم أن النتائج الموت. |
Bence bunu hem gerçek hem de mecaz anlamda söyledi. | Open Subtitles | وأنا أعتقد بأنها تعني ذلك على حد سواء حرفياً ومجازياً |
-Çünkü bence ikimizde.. ...bu işin yürümesini istiyoruz. | Open Subtitles | لأنني أعتقد أننا على حد سواء تريد حقا هذا العمل. |
Ama hala, eğer gelmeseydik ikinizi de kaybedebilirdik. | Open Subtitles | ولكن لا يزال، واذا كنا لم تأتي على طول، وفقدنا لكم على حد سواء. |
Bu noktaya gelmemizin sebebi ikimizin de kızına değer veriyor olmamız. | Open Subtitles | يجب أن تأتي إلى هذا لأننا على حد سواء رعاية ابنتك. |
Ekman'a göre, öfke, tiksinti, korku, haz, üzüntü ve şaşkınlık eşit derecede tanınabilir. | TED | وبالنسبة لإيكمان، فإنّ مشاعر الغضب، الاشمئزاز، الخوف، الفرح، الحزن، و الاندهاش يمكن تمييزها على حد سواء. |
Tracy ikimizi de kapı dışarı edecek. | Open Subtitles | ستعمل تريسي ركلة أنت وأنا على حد سواء خارج. |
İlk olarak ikinizin de harika bir performans gösterdiğini söylemeliyim. | Open Subtitles | أولا وقبل كل شيء، أود أن أقول لكم على حد سواء أداؤها جيدا جدا، حسنا؟ |
Ama öncelikle demeliyim ki ikinizde harikaydınız. | Open Subtitles | ولكن أولا اسمحوا لي أن أقول أنت على حد سواء مذهلة، |
Toprakları ileri gelenler arasında eşit olarak paylaştırdım. | Open Subtitles | البقية قسّمت على حد سواء بين السادة الآخرين |
Düşündüğünden çok daha fazla benziyorsunuz, tamam mı? | Open Subtitles | أنت أكثر على حد سواء مما كنت أعتقد، حسنا؟ |