Muhtemelen, sallanan koltuğunda oturmuş, limonatasını yudumluyordur | Open Subtitles | لربما يكون جالسا على كرسيه الهزاز و يرتشف الليمونادا |
Tüm yaptığı eski büyük koltuğunda oturmak ve fırıldak kurabiyelerden yemek. | Open Subtitles | جلُ ما يفعله هو الجلوس على كرسيه وأكل الكعك |
- Dişçi koltuğunda seks yaparak bitirdik. | Open Subtitles | انتهينا بممارسة الجنس على كرسيه |
Dişçi koltuğunda seks yapmış. | Open Subtitles | مارست الجنس على كرسيه |
Tanrı cennette, papa da Roma'daki koltuğunda. | Open Subtitles | الآلهة في جناتهم (و البابا جالس على كرسيه في (روما |
Nehirde geçen uzun bir günün ardından Christmas, şöminenin önünde sallanan koltuğunda oturur Ward'ın fotoğrafına bakar bize hikayeler anlatırdı. | Open Subtitles | بعد يوم شّاق للصيد في النهر، جلس (كريسماس) على كرسيه المُتحرك أمام الموقد، يُحدق على صورة (وارد) و يسرد لنّا القصص. |
Nehirde geçen uzun bir günün ardından Christmas, şöminenin önünde sallanan koltuğunda oturur Ward'ın fotoğrafına bakardı... | Open Subtitles | بعد يوم شّاق للصيد في النهر، جلس (كريسماس) على كرسيه المُتحرك أمام الموقد، |
Babam 35 yıl boyunca her akşam New Jersey'e annemin yanına trenle gidip televizyon koltuğunda uyuyakalırdı. | Open Subtitles | كان يذهب والدي بالقطار إلى منزل والدتي بـ (نيو جيرسي) كل ليلة لمدة 35 عاماً ويغرق بالنوم على كرسيه |
koltuğunda oturacak herhalde. | Open Subtitles | يجلس على كرسيه على ما أظن |
Konsey Üyesi Matheus kendisi Süreç Lideri'yken bir keresinde koltuğunda seni yakaladığını anlattı, nasıl hissettirdiğini görmek için oturmuşsun. | Open Subtitles | .. أخبرني المستشار ماتيوس أنه عندما كان قائد (العملية) أمسك بك مرةً و أنت تجلس على كرسيه |