Oradaki cam kutuyu farklı açılardan gösteren yüzlerce dijital dosya ele geçirdiler. | Open Subtitles | استولوا على مئات الملفات الرقمية التي تبرز جوانب مختلفة لهذه العلبة الزجاجية |
Biz bunu birkaç gün boyuca yüzlerce araç için yaptık, sadece kimin durup durmadığına baktık. | TED | وقمنا بذلك على مئات السيارات ولعدة أيام، فقط نتابع من يتوقف ومن لا يفعل ذلك. |
Çünkü her gün yanlış giden üç dört şey yerine doğru giden yüzlerce şeye odaklanmamı sağladı. | TED | لأنه جعلني أركز على مئات الأشياء التي تعمل دون خلل طوال الأيام، في مقابل ثلاثة أشياء أو أربعة يكون الفشل حليفها. |
ortaya geldiğimizde sadece bir fotoğraf göndermiş yüzlerce insan var. | TED | وفي الوقت الذي تذهب فيه الى المنتصف، تحصل على مئات الناس الذين قاموا بالمشاركة بصورة واحدة لكل منهم. |
Eskiden devletimizin yüz milyonlarca Amerikalı üzerinde çok geniş çaplı teftiş yapabilme ve bulduğu bilgileri suistimal etme gücü yoktu. | TED | لم يكن لدى الحكومة القدرة للقيام بمراقبة واسعة النطاق على مئات الملايين من الأميركيين ثم تسيء استخدام المعلومات. |
Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine bazılarının sadece birkaç yüz yıldızı var. | TED | يحتوي بعضها على مئات النجوم فقط، مقارنة بمئات المليارات من النجوم في درب التبانة خاصتنا. |
yüzlerce saat araştırma ve pratik gerektirir. | TED | وهو مبني على مئات الساعات من الابحاث والتدريب |
Bu posta listesinde üç cinayet kurbanımızı da içeren yüzlerce isim var. | Open Subtitles | قوائم البريد هذه تحتوي على مئات الأسماء, من ضمنهم الثلاث ضحايا. |
Tapınağımız bu tabutu yüzlerce yıldır koruyordu. | Open Subtitles | معبدنا كان يحمي هذا التابوت لما يزيد على مئات السنين |
Ama efsanevi meslek hayatında yüzlerce olay yerinde çalışmış Kıdemli Baş Ajan da böyle olur zaten. | Open Subtitles | لكنا ستكون قضية عميل خاص ذو مستوى عالي عمل على مئات التحقيقات |
Ama her nasılsa, aynı volkanik aktivite sonucu oluşan diğer adalar şimdi okyanusun yüzlerce mil doğusuna doğru yayılmışlar. | Open Subtitles | لكن كيف أن الجزر الأخرى خلقت في هذه البقعة الساخنة نفسها الآن تتبعثر على مئات الأميال من المحيط إلى الشرق |
neredeyse yüzlerce iplik içeriyor, binlerce nanotüp beraber görünüyor. | Open Subtitles | لأن حتى هذا الخيط يحتوي على مئات الآلاف من الأنابيب النانومترية تماما |
Sağlık sigortası endüstrisi içinde çalışan insanlardan yüzlerce mektup almaya başladım. | Open Subtitles | بدأت للحصول على مئات الرسائل من نوع مختلف من الناس الذين يعملون داخل صناعة الرعاية الصحية |
Bu dava Kuzey ve Güney California'yı kapsayan yüzlerce kurban ve şüphelinin dâhil olduğu bir dava. | Open Subtitles | مع ضحايا ومشتبه بهم ينتشرون على مئات الأميال هل توافق؟ نعم |
Ve bu ayaklar beni öldüreceğini sanan yüzlerce salağı çiğnedi. | Open Subtitles | وهذه القدم سارت على مئات الرجال من الحمقى الذين ظنّوا أن بوسعهم قتلي. |
Miliminde yüzlerce verici olan bir jel geliştirdik. | Open Subtitles | نحنُ نطورُ مرهماً تحتوي كمية 1 ملم منهُ على مئات المُرسِلات |
Miliminde yüzlerce verici bulunan bir jel geliştirdik. | Open Subtitles | لقد طورنا مرهماً يحتوي على مئات من المُرسلات لكُل ملم منهُ |
Başkan yardımcısı olarak, yüzlerce dosyanın ödemesini yönetme hakkına sahipti. | Open Subtitles | كنائب للرئيس كان لديه الصلاحية على مئات من الملفات |
Bunu yüz tane dizüstüyle de yapamam. | Open Subtitles | لن أتمكن من القيام بذلك على مئات من أجهزة الكمبيوتر المحمولة |
Yani insanların özçekimlerini alıp biraz şişirip tanesine yüz bin dolar fiyat mı biçiyor? | Open Subtitles | اذن هذا الرجل يقوم باخذ صور السيلفي للاخرين ويكبرهم ومن ثم يحصل على مئات الدولارات للقطعه؟ |