Söylentiye göre Özellikle bir Wraith ile bir ittifak kurmuşsunuz. | Open Subtitles | يُقال بأنّكم شكّلتم تحالفاً مع شبح واحد على وجه الخصوص |
Neden o problemi çözmesi için Özellikle J.J Powell'ı istediniz? | Open Subtitles | لماذا تريد جي جي على وجه الخصوص لحل هذه المشكلة؟ |
Özellikle hatırlıyorum ki değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğüm başka bir çok insan vardı. | Open Subtitles | على وجه الخصوص أتذكر أن هنالك الكثير ممن رأيت أخذهم بعين الإعتبار |
Yeni göreviniz, Özel olarak beni iltifatlara boğmanızı gerektirmiyor. | Open Subtitles | مسئولياتك الجديده لا تجعلك مجبرا لأن تغرقنى على وجه الخصوص بمجاملاتك |
Belirli bir şeye bağlı olduğu görülmeyen büyük bir burun var. | TED | وهناك أنف كبير جداً لا يبدو أنه يرتبط بأي شيء على وجه الخصوص. |
Özel bir şey yok. Belki biraz formda kalmak için. | Open Subtitles | لا شيء على وجه الخصوص ربما لأجل القليل من الانسجام |
Bilhassa bir kraliyet düğünü. | Open Subtitles | زفاف ملكي على وجه الخصوص |
Özellikle de, zor bir konu olan yaşam - iş dengesinde değişiklik yapmaya karar verdim. | TED | على وجه الخصوص , قررت أني أود محاولة معالجة المسألة الشائكة التوازن بين الحياه و العمل. |
En yüksek öncelik, ekranda görüyorsunuz, insanları, Özellikle çocukları günde bir kere yıkamaktır. | TED | و الأولوية الكبرى, تشاهدون على الشاشة, هي اغتسال الناس مرة باليوم, الأطفال على وجه الخصوص |
Ancak Özellikle ikisi beni cezbediyor. | TED | في المقابل، هناك تعريفان على وجه الخصوص يأسراني. |
Yine de, bir istihbarat teşkilatıyla paylaşmak isteyeceğim birşeyim de yok. Özellikle de yabancı bir istihbarat teşkilatıyla. | TED | حتى الآن، وليس لدي أي شيء أود على وجه الخصوص ارغب في مشاركته مع وكالة الاستخبارات وخصوصا وكالة الاستخبارات الخارجية. |
Bu kıyafet de, Özellikle dalış konfigürasyonu için daha uygundur, yani suyun derinlerindeyken. | TED | وهذه البذلة على وجه الخصوص مجهزة جيدًا للإعداد للغوص، أي عندما تكون في عمق أكبر تحت المياه. |
Buna karşın Özellikle bazı alanlara sadece birkaç sayı yetmez, birçoğu gerekir. | TED | و على وجه الخصوص بعض المجالات لا تحتاج فقط إلى بضعة أرقام إنها تحتاج الكثير منهم |
Fakat şansımızı yükseltmek için birçok yol var ve Özellikle etkili olan bir teknik de eleştirel düşünmek. | TED | لكن هنالك العديد من الطرق لتحسين فرصنا، وإحدى التقنيات الفعّالة على وجه الخصوص هي التفكير النقدي. |
İkinci olarak, bu katman Özellikle tümör hücremize bağlanan moleküller içerir. | TED | الهدف الثاني: تحتوي هذه الطبقة جزئيات التي تتحد على وجه الخصوص بالخلايا السرطانية. |
İçedönükler bunlara göre başarısız, Özellikle üzerine çalıştıkları görevleri -- kahve içmiş olmalarına rağmen -- hızla yerine getirmelilerse, bu işler nicelik açısından kapsamlıysa içedönükler pek başarılı olamıyor görünebilirler. | TED | لا يقوم الانطوائيون بهذا لاسيما إذا كانت المهام الموكلة إليهم وهم قد احتسوا قهوتهم وتسارعت تلك المهام فإذا كانوا كميّين ربما لا يعطي الانطوائيون انطباعًا بأنهم كميّون على وجه الخصوص |
Empati psikolojide çok sıcak bir gündem maddesi ve Özellikle sol kesimde popüler bir kelime. | TED | التعاطف هو موضوع مثير جدًا جدًا في علم النفس، والتعاطف كلمة شائعة جدًا في اليسار على وجه الخصوص. |
Özel olarak senin için değil bu Holman. | Open Subtitles | الأمر ليس بشأنك على وجه الخصوص يا هولمان |
Rozetime bahse girerim ki, kim yaptıysa Belirli bir şeyin peşindeydi. | Open Subtitles | حسنًا أراهن على شارتي أن أي من فعل ذلك كان يبحث عن شيء على وجه الخصوص |
Evet ama Özel bir arkadaşım değil. | Open Subtitles | نعم , و لكنه ليس صديقاً لي على وجه الخصوص |
Bilhassa bir kraliyet düğünü. | Open Subtitles | زفاف ملكي على وجه الخصوص |
Fakat Özellikle bu zamanlar, yılın zor bir dönemi. | Open Subtitles | لكن هذا وقتٌ صعبٌ من العام على وجه الخصوص. |