Sanırım sana bulaşmadan bu işi halletmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | حسنا؟ أظن أنه سنعثر على وسيلة لتدبر الأمر من دونك |
Onunla savaşamazsınız, bundan dolayı onu kabul etmeli ve onunla çalışmanın bir yolunu bulmalısınız. | TED | لا يمكنك محاربتها، لذا تقبلها وأحصل على وسيلة للعمل معها. |
Joy ise yarışmaya girmenin bir yolunu arıyordu. | Open Subtitles | جوي كانت تحاول العثور على وسيلة للاشتراك |
Tetikleme mekanizmasını kontrol etmenin bir yolunu bulmadıkları müddetçe. | Open Subtitles | إلا إذا عثروا على وسيلة للسيطرة على الية التفجير |
Peki ya ben hariç hiç kimsenin işe bulaşmayacak olduğu başka bir yol bulursam? | Open Subtitles | ماذا لو عثرت على وسيلة أخرى للتعامل مع هذا الأمر هذا لن يدين أحد إلا أنا؟ |
Kutuların dağılma mekanizmasını yeniden ayarlamanın bir yolunu buldun mu? | Open Subtitles | هل عثرت على وسيلة لاعادة صياغة العبوات بتغيير الياتها؟ |
Tamam, çatıya çıkmanın bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | حسنا , سأحاول العثور على وسيلة لأصعد بها الى ذلك السطح |
Buradan dışarı çıkmanın bir yolunu bulmak için çalışmaya başlamıştı. | Open Subtitles | بدأ في محاولة العثور على وسيلة للخروج منذ اليوم الذي وصل فيه هنا |
O konaklara karsi koymanin bir yolunu bulmayi umuyordu. | Open Subtitles | كانت تأمل العثور على وسيلة لمحاربة المضيفين |
Onu öldürmenin bir yolunu bulamadık, bende yapabileceğim tek şeyi yaptım. | Open Subtitles | لم نستطع العثور على وسيلة لقتلها لذا فعلت الشي الوحيد الذي كان بمقدرتي |
Gon ile haberleşebilmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا ان نعثر على وسيلة للاتصال بفريق كون سايونج |
Anlaşılan cehennemden çıkmak isteyen her şey bir yolunu buluyor. | Open Subtitles | يبدو أن من يرغب بمغادرة الجحيم سيعثر على وسيلة |
Dinlemesini sağlamanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | تحتاج إلى العثور على وسيلة لجعلها تستمع. |
Bu nedenle, onu çıkarabilmenin bir yolunu arıyoruz. | Open Subtitles | لهذا السبب نحن نعمل على وسيلة لإزالته |
O an birbirimizi ısıtmanın bir yolunu bulmuştuk. | Open Subtitles | عثرنا على وسيلة كي نُدفئ أنفسنا |
Bunu atlatmamı sağlayacak tek şey buradaki varlığımın bir sebebi olduğuna inanmanın bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيجعلني أجتاز هذا... هو العثور على وسيلة لأؤمن أن تواجدي هنا هو لسبب معين |
bir yolunu bulacağız, hepimizin yaşanacak hayatı var. | Open Subtitles | حسناً، إعثري على وسيلة "إيثيل" جميعنا لدينا حياةً لنُديرها |
Briarcliff'i temelli geride bırakabilmemin tek yolu affetmenin bir yolunu bulmaktı. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لترك مصحّة "بريكليف" خلفي نهائياً كانت بأن أعثر على وسيلة لكي أُسامح |
Senin onlara, onların da sana uymasının bir yolunu bulmak sana bağlı. | Open Subtitles | الأمر يرجع إليك للعثور على وسيلة للدخول |
Peki ya ben hariç hiç kimsenin işe bulaşmayacak olduğu başka bir yol bulursam? | Open Subtitles | ماذا لو عثرت على وسيلة أخرى للتعامل معه، هذا لن يدين أحداً إلا أنا؟ |
Seninle iletişime geçebilmem için bir yol olmalı bilirsin, profesyonel nedenlerden dolayı eğer bir daha yardıma ihtiyacımız olursa diye. | Open Subtitles | و يجب أن أحصل على وسيلة جيدة للاتصال بكي, كما تعلمين, لأسباب إحترافية, في حال أردنا المساعدة مستقبلياً. |