ölmek üzere olan bir anne, sırf acıyacak diye ilik testini reddetmez. | Open Subtitles | الأم التي على وشك الموت لا ترفض فحص التوافق لمجرّد أنّه يؤلم |
ölmek üzere olan biri tarafından sorgulanmak dışardan bakınca pek güzel durmayacaktır. | Open Subtitles | لن يبدو مظهرك جيداً ومنصبك يخلع بواسطة رجل مريض على وشك الموت |
ölmek üzere olan bir adama gülmek uygun olmaz. | Open Subtitles | ليس من اللائق السخرية من رجل على وشك الموت. |
Anne, sen ve ben günlerce çölde başı boş bir şekilde dolaşmışız ve neredeyse Ölmek üzereyiz, tamam mı? | Open Subtitles | امم , حسنا , مام , انتي وانا نهيم في الصحراء لأيام . ونحن على وشك الموت , حسنا ؟ |
Neredeyse ölüyordum ondan yem veremedim. | Open Subtitles | كُنت على وشك الموت لهذا لم أستطع أن أطعمهم |
Çünkü öyle söylemezsem, gerçekten kafayı yiyecek gibi, Ölecek gibi oluyorum. | Open Subtitles | لأننى ان لم افعل ذلك سأجن أشعر وكأنني على وشك الموت |
Bu yılanı bulduğumuz zaman neredeyse ölmek üzereydi. | Open Subtitles | عندما أحضرنا هذا الثعبان كان على وشك الموت أو ميت تقريباً |
Alistair az daha ölüyordu. | Open Subtitles | أليستر على وشك الموت, رباه |
Eğer şanslıysan, zaten ölmek üzere olan bir hastadır. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظا, سيكون مريضاً على وشك الموت بأية حال |
Arkadaşlarım ölmek üzere olmadıkları zaman çok daha sevimli biriyimdir. | Open Subtitles | إننى شخصية أكثر مرحا عندما لا يكون أصدقائي على وشك الموت |
Madem ölmek üzere, ona ne zararı olabilir? İstediği şilini verin. | Open Subtitles | إذا كانت على وشك الموت فما المهم أعطه ما يريده |
ölmek üzere olan bir arkadaşım var. Ve ona yardım etme imkanına sahibim. | Open Subtitles | لديّ صديق على وشك الموت ولديّ الفرصة لإنقاذ حياته |
ölmek üzere olan insanlar sürekli sevdiklerinin onlar olmadan hayatına devam edemeyeceğini düşünür. | Open Subtitles | يظن دائماً من على وشك الموت أن أحبابهم لن يستطيعوا الاستمرار بدونهم |
Hayır. Şehir dışında. Annesi ölmek üzere. | Open Subtitles | كلا، إنّها خارج المدينة فأمّها على وشك الموت |
Adam beni ceketimden tuttuğunda, ölmek üzere olduğuma emindim. | Open Subtitles | لذا عندما قام بمسكي، ظننتُ بالتأكيد، أنني على وشك الموت |
Yani birinin ölmek üzere olduğunu anlayabiliyor musun? | Open Subtitles | أيعني هذا أنك تعلمين إن كان الشخص على وشك الموت أو لا؟ |
Annesinin neredeyse ölmek üzere olduğunu gördüğümde bu çocuğu kendi çocuğum saydım. | Open Subtitles | لقد ربيت الطفل بنفسي وعندما رأيت أمه على وشك الموت |
Sevgilin ölmek üzere ve onu çözmek yerine öpüyorsun öyle mi? | Open Subtitles | أحقا ذلك؟ خليلتك على وشك الموت و بدلا من أن تفك وثاقها, تقبّلها |
Sen bu hisleri bilemezsin, ölmek üzere olduğunun belli olmasını. | Open Subtitles | لأسابيع. أنتَ لا تعرف هذا الشعور ؛ أنّ تكون على وشك الموت. |
- Artık bir anlamı kalmadı, Ölmek üzereyiz. | Open Subtitles | إننا على وشك الموت أخبريني فقط من تكونين |
Tanrı şahittir ki, onun kaçtığını öğrendiğimde Neredeyse ölüyordum. | Open Subtitles | الله يعلم أنني كنت على وشك الموت عندما اكتشفت أنها قد ذهبت |
Ölüyor ve... oğlunu bulmam için... benden yardım istedi. | Open Subtitles | إنه على وشك الموت و هو مريض و لقد طلب أن أساعده في العثور على ابنه |