| Saçma bir şey yapmak zorunda değilsin. Ben bir çaresine bakarım. | Open Subtitles | لا يجب عليكِ القيام بشيء سأحلّ هذا الأمر |
| İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يتعيّن عليكِ القيام بشي لا تودّي القيام بهِ. |
| Bu arada yeni kanepe için teşekkürler! Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | وشكراً لكِ على الأريكة الجديدة لم يكن ينبغي عليكِ القيام بذلك |
| Tek yapman gereken kendin gibi davranmak çünkü sen bir yıldızsın. | Open Subtitles | كل ما عليكِ القيام به هو أن تكوني نفسك. لأنكِ نجمة. |
| Avukat tutma hakkın var... Devam et ufaklık. Yapman gerekeni yap. | Open Subtitles | تفضّلي ، يا صغيرتي إفعلي ما عليكِ القيام به |
| Ama bir noktada, seçim yapmak zorundasın. | Open Subtitles | ولكن في بعض الأمُور عليكِ القيام بالإختيَار. |
| İkinizin de. - Tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | وما كان يجب أن أسمح لكما بالرحيل ليس عليكِ القيام بهذا بمفردكِ. |
| Bunu daha fazla yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكِ القيام بهذا بعد الآن. |
| - İstemediğin bir şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | - لا يمكنني القيام بهذا . - ليس عليكِ القيام بشئ ، لا تريدينه . |
| Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب عليكِ القيام بهذا |
| Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكِ القيام بهذا |
| Evet D.J. ile aynı fikirdeyim. Bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | نعم، أنا أتفق مع ,دي جي ليس عليكِ القيام بذلك |
| Bak, gerçekten bu jestini takdir ediyorum ama bunu artık yapmana gerek yok. | Open Subtitles | إقدر لك المبادرة حقاً ولكن ليس عليكِ القيام بذلك بعد الان |
| Orada oturup çeneni kapalı tutmaktan başka bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكِ القيام بأيَّ شيء سوى الجلوس هنا وأن تصمتي |
| Zamanı gelince ortaya çıkar. O zaman kadar yapman gereken şeyi tehlikeye atamazsın. | Open Subtitles | حتي ذلك الحين، لن تكونين قادرة علي تعريض للخطر ما عليكِ القيام به |
| Öyleyse tek yapman gereken şantajcıyı bulmak. İmkânsız! | Open Subtitles | إذن، جلّ ما عليكِ القيام به هو إيجاد المُبتز. |
| Yapman gerekeni yap. | Open Subtitles | إمضي قدماً يا صغيرتي، إفعلي ما يجب عليكِ القيام به |
| Elbette. Ama bunu yapmak zorundasın. | Open Subtitles | بالطبع , ولكن عليكِ القيام بهذا |
| Kendi hatalarını düzeltecek kadar paran yoksa kendi sihrini yapmalısın. | Open Subtitles | عندما لا تملكين النقود لإصلاح أخطائك الخاصة، عليكِ القيام بسحركِ الخاص. |
| Yapmanız gereken diğer şey ise, eğer haddimi aşmak değilse.. | Open Subtitles | هناك شيء آخر عليكِ القيام به إن كنتِ لا تمانعين... |
| İşini yapman gerekiyor, anlıyorum. | Open Subtitles | أُقدّر لكِ ذلك، يجب عليكِ القيام بعملك أتفهّم ذلك، سنرى كيف ستجري الأمور |
| Kendini kurtarabilmek için neler yapman gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرفين ما عليكِ القيام به لاستعادتها تأتين هنا في الوقت المحدد، |
| Yapması gereken kanunlara saygı göstermek, ...ve senin yapman gereken de o çeneni kapaman. | Open Subtitles | ما يحتاجه هو احترام القانون، وما عليكِ القيام به هو أن تصمتي. |