Ama senin bunun için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنه عليك أن تقلقي لأي من هذا |
Japonlar kapımızın önünde fakat senin endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | اليابانيون على أبوابنا لكن ليس عليك أن تقلقي بعد الآن |
teşekkür ederim, fakat benim için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | شكرا ً لك، لكن ليس عليك أن تقلقي علي. |
Ama artık bu konuda endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لكن لايجب عليك أن تقلقي أكثر من ذلك |
Annem Michigan'da olduğu için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | "حسناً، والدتي متواجدة في "ميتشيغان لذا لا يجب عليك أن تقلقي |
Sana endişelenmene gerek yok dediğimde olan ve ya olabilecek olan hiç bir şeyden asla endişelenmemelisin. | Open Subtitles | صدقيني عندما أقول لك ليس عليك أن تقلقي |
Benim için endişelenmene gerek yok anne. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلقي بشأني، يا أمي |
Onun için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لبيس عليك أن تقلقي حيال ذلك |
endişelenmene gerek yok. Benim yanımdasın. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلقي أنت معي |
Benim için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تقلقي علي |
Connor'la takılmam konusunda endişelenmene gerek yok çünkü babası artık arkadaş olamayacağımızı söyledi, tamam mı? | Open Subtitles | و ليس عليك أن تقلقي حيال تسكعي مع (كونور) لأن والدها قال أنه ليس مسموح لنا أن نكون أصدقاء بعد الآن، حسناً؟ |
Aslında gittikçe iyileşiyor. endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تقلقي |
Bu kadar endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تقلقي كثيراً |