"عليها ان" - ترجمة من عربي إلى تركي

• zorunda kaldı
• gerektiğini
• gerekir

Babam öldükten sonra beni tek başına büyütmek zorunda kaldı.
كان عليها ان تعتني بي و بنفسها بعد موت ابي

Kendiyle ilgilenmek zorunda kaldı, Roscoe ile ilgilenmek zorunda kaldı.
كانت عليها ان تعتني بنفسها وعليها ان تعتني ب روسكو

Maaş alabilmek için babam ölünce ayrılmak zorunda kaldı.
كان عليها ان تتركه عندما توفي ابي لكي تحصل على راتب منتظم

Ve bizim de neden edilmemesi gerektiğini anlatma şansımız olacak.
و نحن سنحصل على فرصة لقول لماذا عليها ان تبقى

Sayım memuruna kasasına bakması gerektiğini söyledi.
قالت لكاتب المخزن ان عليها ان تاخذ مقاس المخزن

Seni seven başka bir kadın varsa ne kadar beklemesi gerekir?
لو كانت هناك إمرأة أخرى معجبة بك لكم عليها ان تنتظر؟

Annem, beni ve kardeşimi tek başına büyütmek zorunda kaldı.
لقد كان عليها ان تربينا أخي و أنا لوحدها

Yeğenim kuzenlerimden birini sikmek zorunda kaldı.
ابنة اخي كان عليها ان تعاشر احد اقاربي

Hepsini geride bırakmak zorunda kaldı.
نعم.كان عليها ان تترك كل ذلك خلفها

Sonra her iki oğlunu da kaybetti ve her şeyi satmak zorunda kaldı.
ثم فقدت كلا ابنيها وكان عليها ان تبيعه

Akla mantığa sığmaz bir uçuş gösterisi yapmamı engellemek zorunda kaldı.
كان عليها ان توقفني عن اداء رحله طائشة

Ve Meryem bakire olmasına rağmen, kocasına hamile olduğunu söylemek zorunda kaldı.
و(مريم) كان عليها ان تخبر زوجها انها حامل

Eğer müşteri kontratı uzatmak istiyorsa benimle temasa geçmesi gerektiğini biliyor.
هي تعرف بأن عليها ان تراجعني إن أراد العملاء أن يمددوا العقد

Peki, ona bana bilet parasını ödemesi gerektiğini söyle.
حسناً سنذهب و لكن أخبرها أنه يجب عليها ان ترد لي ثمن التذاكر

Neden böyle olması gerektiğini anlıyorum.
افهم لماذا الأشياء عليها ان تكونَ بهذه الطريقة

O yüzden ona gidip her ne bulduysa geri vermesi gerektiğini yoksa insanların öleceğini söyleyeceğim ve o da bence geri verecek.
لذا سأخبرها بان مهما كان الذي وجدته عليها ان تعيده و الا سيموت اناس و اعتقد بانها ستعيده

Antlaşmanın uygulanamaz hale gelmesi durumunda pazarlık masasına tekrar oturmaya da hazırlıklı olmaları gerekir.
ان الاطراف المتحاربة عليها ان تستعد للعودة دوما الى طاولة المفاوضات اذا كانت الاتفاقية المبرمة غير شاملة او كافية

Birinin onu oraya yerleştirmesi gerekir. Karnı bebekle dolu olacak değil ya.
عليها ان تحصل عليه من أحد لا تكن أحشائها مزودة بالاطفال