"عليّ أنْ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• zorundayım
• etmem gerektiğini

Başıma bir şey geldi. Bu iğneyi birkaç saatte bir vurulmak zorundayım aksi halde ölürüm.
أصابني مرض و عليّ أنْ آخذ هذه الحقنة كلّ بضع ساعات و إلّا سأموت

Hayır, mahvolmaz. Sana daha önce güvenmedim. Bu yüzden şimdi güvenmek zorundayım.
لا، ليست كذلك، لمْ أثق بك سابقاً ولهذا عليّ أنْ أثق بك الآن

Planın işe yaraması için kendimi feda etmem gerektiğini.
أراني أنّه لتنجح الخطّة، عليّ أنْ أضحّي بنفسي.

Kimden nefret etmem gerektiğini bilmediğimde geriliyorum.
أتوتّر عندما أجهل مَنْ عليّ أنْ أكرهه

Bu rezalete daha ne kadar katlanmak zorundayım?
إلى متى عليّ أنْ أعاني من مذلتك؟

Belki. Belki de durduramam. Ama denemek zorundayım.
ربّما وربّما لا لكنْ عليّ أنْ أحاول

Kutuya bir göz atmak zorundayım.
عليّ أنْ أنظر في الصندوق

Hayır, köyümü korumak zorundayım.
لا، عليّ أنْ أحمي قريتي

Sana güvenmek zorundayım o hâlde.
أعتقد عليّ أنْ أثق بك و حسب

- Denemek zorundayım.
عليّ أنْ أُحاول

Şimdi de bununla yaşamak zorundayım.
و الآن عليّ أنْ أتعايش معه

İşte bu yüzden yapmak zorundayım.
-لهذا عليّ أنْ أفعل

Niye "Suggs" olmak zorundayım?
لماذا عليّ أنْ أكون (ساجس)؟

Pasiphae'yı öldürmek zorundayım.
(عليّ أنْ أقتل (باسيفاي

New York'da oyuncuyken, ...amcam, harika bir oyun yazarı, bana dua etmem gerektiğini söylemişti.
عندما كُنتُ أُمَثِّل فى (نيويورك)، - عمّي - كاتِب مسرحي جميل أخبرني ان عليّ أنْ أُصلِّي.

demiş. (Gülme sesleri) Ne kadar hayret etmem gerektiğini kendime hatırlatmak için zaman zaman Cambridge'teki ofisimin penceresinden Kennedy Okulu ile Harvard İşletme Okulu arasından geçen Charles Nehri'nin üzerinde bulunan bu köprüye bakıyorum.
(ضحك) لأذكر نفسي بالمقدار الذي يجب عليّ أنْ أندهش به، أطلّ من نافذة مكتبي في كامبريدج من حين لآخر على ذلك الجسر، الذي يمتد فوق نهر تشارلز، بين مدرسة كينيدي ومدرسة هارفرد للأعمال.