Bunların sadece söylenti olduğunu söyledim, sağ kalmalarının neredeyse imkansız olduğunu. | Open Subtitles | أخبرته أنها مجرد شائعات وأن فرص النجاة عملياً ليس لها وجود |
- Babamın neredeyse köpeği olmuş kız kardeşime benzememek için çok çalıştım. | Open Subtitles | حاولت بجهد با ألاّ أكون مثل شقيقتي والتي هي عملياً خادمة أبي |
Hatun o kadar güzeldi ki, ikisini yataktan resmen zorla çıkardım. | Open Subtitles | لقد كان يوماً جميلاً ووجب عليّ عملياً اجرٌّ الاثنان من الفراش |
Bu teknolojiyi o geliştirdi sayılır. Bu suları herkesten iyi tanır. | Open Subtitles | طور عملياً هذه التقنية يعرف هذه الأمواج أكثر من أيّ أحد |
Bu noktada, onun sözde barışçıl yanı son derece pratik bir soruya dönüşecekti. | Open Subtitles | في هذه النقطة، مسالمته المجرّدة، إن جاز التعبير، كانت لتصبح سؤالاً عملياً قوياً، |
aslında araba sürmemem lazım çünkü ehliyetimin süresi çoktan geçti. | Open Subtitles | عملياً لا يجب عليّ قيادتها لأن رخصتي منتهية منذ زمن |
Beş, küçük bir sayı olmasına rağmen, cevabın, bunu gibi zahmetli bir araştırma aracılığıyla keşfedilmesi neredeyse imkânsız. | TED | على الرغم من صغر العدد خمسة, إلّا أنه من المستحيل عملياً اكتشاف الإجابة خلال بحث متعمق كهذا. |
Büyük ölçekteyse neredeyse stresle başa çıkamaz hâle geliyorsunuz ki bu da kötü bir şey. | TED | في النطاق الجُزيء، عملياً تفقد القدر على التعامل مع التوتر، وهذا سيىء. |
neredeyse herkes 1'den sonra eve gider. | Open Subtitles | عملياً ، إن الجميع تعدن إلى بيوتهن من عنبر واحد |
Siz neredeyse doğduğum andan beri benim hakkımda her şeyi biliyorsunuz ama ben sizin ilk adınızı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف كل شئ عنى ، عملياً منذ لحظة ولادتى و إننى لا أعرف حتى إسمك الأول |
Efendim, bu araziyi geçmek neredeyse imkânsız. | Open Subtitles | سيدي تلك الأرضِ عملياً مستحيلة العُـبُــور |
Ve böyle bir gözlük normal gören bir adamı neredeyse kör hale getirir. | Open Subtitles | و تلك النظارات القوية تجعل الرجل ذو النظر السليم أعمى عملياً |
resmen evde tek başına olduğuna göre, ne yapacaksın? | Open Subtitles | ماذا ستفعل الآن وأنت عملياً وحدك بالمنزل ؟ كنت أفكر في دعوة بعض الناس |
Ofisinden hışımla çıkarken beni resmen yerle bir etti. | Open Subtitles | وبعد ذلك سطّحتْني عملياً بينما يَندفعُ خارجاً من مكتبِها. |
resmen bir sorunu yok çünkü, pratikte, henüz keşfedilmemiş bir yer. | Open Subtitles | رسمياً لا يوجد عيب به لإنه عملياً لم يُكتشف بعد |
- 6 yaşımdan beri bende, antika sayılır. | Open Subtitles | شكراً إنه عندي منذ كان عمري 6 سنوات عملياً, إنه أثريّ |
- Hayır, mumya değil. Derisi hala sıcak sayılır. | Open Subtitles | كلا، إنها ليست مومياء الجلد عملياً ما زال دافئاً |
Kendiniz karar verin. pratik olarak 150.000'de bunu benden çalmış oluyorsunuz. | Open Subtitles | أحكم بنفسك مقابل مائة وخمسون ألف ، أنت تسرقها مني عملياً |
Kayzerin akademiye talimatı pratik bilimi ilerletmektir üzerine kurulu olduğu temelleri yıkmak değil. | Open Subtitles | هل في حاجة لاذكركما ان توجيهات القيصر للاكاديمية ان تتابع البحث العلمي عملياً |
aslında genetik modifikasyon yeni değil. hemen hemen yediğimiz her şeyin bir şekilde genetiği değiştirilmiş. | TED | الآن، التعديل الوراثي ليس شيئاً جديداً، عملياً كل شيء نأكله قد تم تعديله وراثياً بشكل من الأشكال. |
Yani onun hakkında ve onun mükemmel vücudu hakkında uzman sayılırım. | Open Subtitles | لذا عملياً أنا خبيرة فيما يتعلق به و جسمه المُذهل |
Yani,biz pratikte bir aile sayılırız. | Open Subtitles | يجب أن تعود و تعمل عندنا أعني أنت جزء من العائلة عملياً |
Geçmişteki zaferlerle adeta yarı tanrı haline getirilen bu adamlar birbirlerinin karakterlerini tamamlıyorlardı. | Open Subtitles | عملياً كانوا معبوديّن كأنصاف الآلهة للإنتصارات الماضية هم كمّلوا شخصية أحدهما الآخر |
teknik olarak, kılıbık mıyım bilmiyorum, ama bu lanet çağrı cihazını verdi bana. | Open Subtitles | عملياً ، لا أعلم بأن عاهرا جلدتني كل لكنها أعطتني جهاز نداء مذهل |
Teoride ve (keşke) pratikte seks ve kültür üzerine çevrimiçi bir dergiydi. | TED | نظرياً كان الموقع .. وربما عملياً على ما اظن عبارة عن مجلة الكترونية ذكية تتحدث عن الجنس والثقافة |