Kurşun omurgasına saplanmıştı ama başarılı bir şekilde çıkardık. | Open Subtitles | استقرت الرصاصة داخل عموده الفقري ولكن أزلناها بنجاح. |
31 yıl önce omurgasına bir çivi, kafasına plaka takılmış. | Open Subtitles | وضعوا مشبك في عموده الفقري و صفيحة في رأسه منذ 31 سنة مضت |
Sen birisinin onun omurgasını ısırarak çıkardığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتعني أن شخصاً قد انتزع عموده الفقري بأسنانه؟ |
Dönen bıçaklar omurgasını yırtıp, ciğerlerini parçalamış olmalı. | Open Subtitles | الشفرات المتحركة لابد أنها قسمت عموده الفقري ومزقت رئتيه |
Ve kendini Tanre sanan bir adam omurgasından yükselen soğukluğu hissederken oldukça insandı. | Open Subtitles | والشخص الذي يتخيل نفسه كالإله يشعر ببرد قارص يزحف الى عموده الفقري. |
Omurgasında yalnızca bir sıkışma olduysa ileride kollarını ve bacaklarını bir nebze de olsa kullanabilir. | Open Subtitles | اذا كان عموده الفقري مضغوط فقط فهو سوف يتعافي لاستخدام يداه ورجليه مرة اخري |
Michael Carleone'yle ilgili harika bir örnek verdi, "Baba"daki Al Pacino'nun karakterinin omurgası büyük ihtimalle babasını memnun etmekti. | TED | أعطتني مثالا رائعا لمايكل كورليوني، شخصية آل باتشينو في "العراب،" وأنه على الأرجح عموده الفقري كان هو إرضاء والده. |
Doktorlar omurgasının çatladığını ve tekrar yürüyemeyebileceğini söyledi. | Open Subtitles | قال الجراح , أنه أصيب بكسر في عموده الفقري وربما لن يكون بمقدوره المشي من جديد |
Hazır içerideyken adamın omurgasına da bak. | Open Subtitles | لماذا لاتتفقد عموده الفقري بينما أنت هناك؟ |
omurgasına, karaciğerine ve şimdi de ciğerlerine vurdu. | Open Subtitles | و بعدها انتقلت إلى عموده الفقري ثم كبده والآن رئتيه |
Beynine iğne sokmak, omurgasına sokmaktan daha mı az tehlikeli olacak? | Open Subtitles | هل تعتقد أن غرز إبرة مباشرةً في مخه ستكون أقل خطورة من غرزها في عموده الفقري |
Kurşun parçalanmış ve bir parçası da omurgasına çok yakın bir yerde. | Open Subtitles | الرصاصة تفتت، وقطعة منها قريبة جداً من عموده الفقري. |
Direk göğsünü parçalamış ama omurgasına dokunmuş mu emin değilim. | Open Subtitles | دخل الهيكل المعدني في صدره لكني لست متأكدة لو لمس عموده الفقري |
Bacakları ile yapmak yerine bütün işi esnek sırtı ile yapıyor, tırtıl gibi omurgasını bükerek vücut ağırlığının çoğunu kaldırıyor. | Open Subtitles | عوضاً عن إسناد المهمة جميعا لأرجله، يثني ظهره كاليسروع، مُقوساً عموده الفقري ليرفع معظم ثقل جسمه. |
Keşke omurgasını kırsam. | Open Subtitles | أتمنى لو يُمْكِنني أَنْ أَكْسرَ عموده الفقري. |
Pekâlâ, omurgasını düz tutmak için bunu altına koyun. | Open Subtitles | حسنٌ, ضع هذه أسفله كي تقوم بتثبيت عموده الفقري |
Son vuruş omurgasından yapılıyor. | Open Subtitles | والشق الاخير, خلال عموده الفقري قد أنشئ. |
Sonra, baltayla kaburgaları omurgasından ayrılır. | Open Subtitles | وبعد ذلك بالفؤوس، أضلاعه تُفصل عن عموده الفقري. |
Omurgasında deri kalmadığını söylemeyin. | Open Subtitles | لا تخبرني أنه لا يوجد جلد على عموده الفقري |
Omurgasında problem varmış. Yengeç gibi yürüyormuş. | Open Subtitles | يقولون أن عموده الفقري مشوه يمشي مثل السرطعون |
omurgası küçülmüş olabilir. Nadir olur ama olasılık dahilinde. | Open Subtitles | قد يكون عموده الفقري تعرض للتقلص، شيء غير مألوف لكنه يدخل بدائرة الإمكان |
Çoğunlukla daha küçük yaştaki çocuklarda olur, biliyorum. omurgasının çok geniş bir bölgesinde yer alıyor. | Open Subtitles | انها تقع في منطقة كبيرة جدا من عموده الفقري. |
Belki de sadece omuriliğini zedeledi ve tedavi edilecek bir şey yok. | Open Subtitles | , ربما جرح هو عموده الفقري و لا يوجد هناك شئ لاصلاحه |