Sadece, Evlendiğin zaman seni çok özleyeceğimi inkar edemem. Oh, Augusta! | Open Subtitles | فقط أنني لا أنكر أني سأفتقدك كثيراً عندما تتزوجين |
Evlendiğin zaman beni saray hizmetkarlarının sorumlusu yapacaksın. | Open Subtitles | عندما تتزوجين سوف تجعلينني على رأس الأسرة المالكة |
Evlendiğin zaman zorlanacaksın. | Open Subtitles | سيكون لديكِ وقتاً عصيباً عندما تتزوجين |
Bir bebek yaptım çünkü... Evlenince bunu yapman gerekir. | Open Subtitles | . . رزقت بطفلة لأن هذا ما تفعلينه عندما تتزوجين |
Adam'la Evlenince kimseyi takmana gerek kalmayacak. | Open Subtitles | عندما تتزوجين الرجل لا داعي للقلق على أحد |
Evlendiğinde, annene sevgi dolu mektuplar yazmak istemiyor musun? | Open Subtitles | عندما تتزوجين ، الا تريدين كتابة رسالة الي حماتك؟ |
Evlendiğin zaman, sana takacaktım bunu. | Open Subtitles | كنت سأعطيكِ اياها عندما تتزوجين |
Yani sen Evlendiğin zaman salona girdiğinde damada bakmama izin verir misin? | Open Subtitles | ...اذا عندما تتزوجين و تدخلين هل انظر الى العريس؟ |
Sen Evlendiğin zaman kocaman olacaklar. | Open Subtitles | سيكونون كبارا عندما تتزوجين |
Evlendiğin zaman bunları çeyiz diye kullanırız. | Open Subtitles | عندما تتزوجين سنستخدمه كمهر |
Medici'yle Evlendiğin zaman 80 bin florin kazanacağız. | Open Subtitles | (عندما تتزوجين من آل (ميديشي سوف نجني 80000 فلورين |
Hem Evlenince koku moku hissetmeyeceksin. | Open Subtitles | إلى جانب، لن تلاحظي هذا عندما تتزوجين |
Evlenince işler değişiyor. | Open Subtitles | يختلف الأمر عندما تتزوجين. |
Harriet, sen mutlu mesut bir şekilde Evlendiğinde yıllar sonra bunlara gülüyor olacağız. | Open Subtitles | هارييت عندما تتزوجين في السنوات القادمه سنضحك على هذا |