Bu sabah onunla telefonda konuştuğumda bana dedi ki: | Open Subtitles | ممّا يعني، أنني عندما تحدّثت إليها هذا الصباح على هاتفها الخلويّ |
profesörlerimle konuştuğumda diyetle ilgilenmediler, hastalar diyetle ilgilenmediler ve hastaneler de ilgilenmediler, yani beslenme hiç söz konusu olmadı. | Open Subtitles | عندما تحدّثت مع البروفسورات، لم يكونوا مكترثين بنمط الغذاء، حتّى المرضى لم يكونوا مكترثين بأنماط الغذاء حتّى المشافي ايضاً، |
Ama öğrencilerimle bu çizgi roman derslerini neden bu kadar çok sevdikleri hakkında konuştuğumda, çizgi romanların eğitimsel potansiyelini anlamaya başladım. | TED | لكن عندما تحدّثت مع طلابي عن لماذا أعجبتهم هذه المحاضرات القصصية كثيرًا، بدأت بفهم الفوائد التعليمية المحتملة للقصص المصورة. |
Onunla konuştuğumda çok heyecanlıydı. | Open Subtitles | كان مُنفعلا جدا عندما تحدّثت إليه |
Sabah sizinle konuştuğumda tam olarak emin değildik. | Open Subtitles | عندما تحدّثت معك اليوم لم نكن متأكِّدين |
Otobüsü kaçıranlardan biriyle konuştuğumda sesinde korumacı tavır vardı. | Open Subtitles | عندما تحدّثت إلى أحد الخاطفين، لاحظتُ في "نبرة صوته"، الحمّاية، |
Otobüsü kaçıranlardan biriyle konuştuğumda sesinde korumacı tavır vardı. | Open Subtitles | عندما تحدّثت إلى أحد الخاطفين، لاحظتُ في "نبرة صوته"، الحمّاية، |
Burada geçen konuştuğumda -- (Alkışlar) Burada geçen konuştuğumda (Alkışlar) TED'de bunun hakkında konuşmadım, çünkü sıkıcıydı. | TED | عندما تحدّثت اّخر مرّةٍ هنا (تصفيق) على منصّة TED لم أتحدّت عن الأمر لأنّه ممل. |
Bu konuda Cameron'la konuştuğumda garip şekilde etkilenmemiş gözüktü. | Open Subtitles | , عندما تحدّثت إلي (كاميرون) بشأن ذلك بدت بغرابة غير مُتأثّرة |