"عندما سمعتُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• duyduğumda
• duyunca
• duyduğum zaman
• öğrenince
• öğrendiğimde

Üreme Adaletini ilk duyduğumda 23 yaşındaydım.
كنتُ أبلغ من العمر 23 عاما عندما سمعتُ لأول مرة عن العدالة الإنجابية.

Mali sorunlarını duyduğumda çok üzüldüm.
لقد شعرت بالأسى عندما سمعتُ بخصوص مشاكلكَ المالية

Tekrar sağlığına kavuştuğunu ve geri geleceğini duyduğumda adamım çok keyiflendim.
تعلم، عندما سمعتُ أنكَ تعافيتَ مُجدداً يا رجُل و أنكَ ستعود، ركلتُ نفسي من الفرحَة.

Bir ton mesaj bırakmıştı ama onun sesini duyunca hepsini sildim.
لقد ترك لك مجموعة من الرسائل ولكن عندما سمعتُ صوته ، حذفتهم جميعاً

Bir el silah sesini duyduğum zaman 42. tüneldeydim.
لقد كنتُ في النفق رقم 42 عندما سمعتُ صوت طلقة واحدة

- Onu nasıl bulduğunuzu öğrenince ne düşüneceğinizi tahmin ettim.
عندما سمعتُ أنّكم وجدتموها، فكنتُ أعرف ما ستعتقدون.

O boku tekrar kullandığını öğrendiğimde sinirlendim.
لقد غضبتُ عندما سمعتُ أنكَ تتعاطى ثانيةً

Şehre yeni bir bayan doktor geldiğini duyduğumda, kafamda bambaşka bir görüntü vardı, ama sen çok tatlısın!
عندما سمعتُ انهُ كان هناك سيدة دكتورة في المدينة ، طليتُ نفسي صورة مختلفة لكنكش جميلة للغاية

Tutuklandığını duyduğumda, inanamadım.
عندما سمعتُ أنهم قبضوا عليه،لم أستطع تصديق ذلك

Hesabı senin ödeyeceğini duyduğumda şaşırdım.
عندما سمعتُ انكَ عرضتَ دفع الحساب اجل ، كنتُ متفاجئاً

Silah sesini duyduğumda ellerimi yıkıyordum.
كنتُ أغسل يديّ عندما سمعتُ الطلقات الناريّة.

Silah seslerini duyduğumda, sığınakta Facebook mesajlarıma bakıyordum.
كنتُ بالحُجرة أتحقق من رسائلي بالفايسبوك عندما سمعتُ الطلقات الناريّة.

Bu nedenle, o gece kavgayı duyduğumda e-mailime cevap bekliyordum.
وأتذكر أني كنت أنتظر إيميلاً منها عندما سمعتُ الشجار

Patlamayı duyduğumda, merdiven boşluğundan gelen dumanı gördüm.
عندما سمعتُ الإنفجار، رأيتُ دُخاناً ينبعث من الدَرَج.

Başına gelen aksiliği duyunca atlatman için yardım edebilirim diye düşündüm.
عندما سمعتُ عن تلك النكسه التى قابلتكِ، إعتقدتُ انني يمكنني المساعدة لتخطي هذا الأمر

Vaazını duyunca ait olduğum yerin burası olduğunun farkına vardım.
عندما سمعتُ خطابكِ الواعظ أدركتُ بأنني أنتمي إلى هنا.

Çocuğun sesini duyunca oraya doğru yöneldim.
فقد إتخذتُ مساراً آخرَ عندما سمعتُ صُراخَ الطفلِ

Burada olabileceğini, hayatta olabileceğini duyduğum zaman mutlu olmam gerektiğini biliyorum.
عندما سمعتُ بأنّك قد تكون هنا و أنّك ربّما ما تزال حيّاً... عرفت أنّه يفترض أنْ أكون سعيدة لكنْ لمْ أكن كذلك

Çocuğun iyi olduğunu öğrenince içim çok rahatladı.
إرتحتُ كثيراً عندما سمعتُ أنه كان بخير

Her zaman olduğu gibi işime burnunu soktuğunu öğrendiğimde ne kadar kızdığımı tahmin bile edemezsin.
إذاً يمكنكِ التخيل كم كنتُ مستاءً عندما سمعتُ أيضاً أنكِ عدتِ إلى حيلكِ القديمة.