Buraya ilk geldiğimizde sana dikiş attığım zamanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر عندما قطبت جروحك عندما وصلنا إلى هنا للمرة الأولى؟ |
Dünyanın yörüngesine geldiğimizde yakıtımız bitmek üzereydi ve acilen tamire ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى المدارات الأرضية كان وقود سفينتنا منخفضًا .وبحاجة ماسّة للإصلاح |
Biz geldiğimizde çoktan karaya vurmuştu. | Open Subtitles | لقد وجدناها على الرصيف بالفعل عندما وصلنا إلى هنا |
Maalesef, oraya gittiğimizde, göçün zirve yaptığı zamanda, devam eden bir kuraklık vardı, beş haftalık kuraklık. | TED | للأسف، عندما وصلنا إلى هناك، كان هناك جفاف مستمر في فترة ذروة الهجرة، خمسة أسابيع من الجفاف. |
Gwidor'a vardığımızda, nasıl bir yerdi ama, 200 tane çocuk vardı kıyafetlerini giyinip ısınıyorlardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى غويدوور، ياله من مكان كان هناك تقريبا 200 صبي و كنا نستعد للمشاركة |
20 dakika sonra oraya ulaştığımızda, çocuğa suni teneffüs yapmaya başladık. | TED | عندما وصلنا إلى هناك بعد 20 دقيقة لقد بدأنا بتطبيق الإنعاش القلبي مباشرة على الطفلة |
Acapulco'ya vardığımızda geriye bir kişi kalmıştı. | Open Subtitles | (عندما وصلنا إلى (أكابولكو كان هناك شخص واحد فقط |
geldiğimizde bizi arayan adam burada değildi. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى هنا لم نجد الشخص الذى استدعانا |
geldiğimizde gardiyanlar ve tutuklular çoktan gitmişlerdi. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى هنا كان الحرّاس والسّجناء قد رحلوا بالفعل منذ مدّة. |
Senin evine geldiğimizde kırmızı mantolu manyak seni kesiyordu. | Open Subtitles | عموما عندما وصلنا إلى منزلك؛ كانت المجنونة ذات الرداء الأحمر علي وشك تمزيقك أربا |
Otele geldiğimizde çiçekçi eski çiçekleri değiştiriyordu. | Open Subtitles | حسناً، عندما وصلنا إلى الفندق كان الزهّار يحاول تغيير الزهور القديمة. |
Limana geldiğimizde arabayı park edip tekneye gittiler. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى ساحة القوارب اوقفا السيارة وذهبا إلى المركب |
Kasabaya geldiğimizde de anahtarlarımı kaybettim. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى المدينة، اصبحت مفتاحي في عداد المفقودين. |
Oradaki kırsal alanlara gittiğimizde kimsenin televizyonu olmadığını fark ettik ve kimse onun yüzünü tanımıyordu. | TED | عندما وصلنا إلى تلك القرى الريفية، وجدنا أن لا أحد يملك تلفازاً، لذا لم يتعرفوا إليه. |
Oraya gittiğimizde polis tüm çocukları tutukluyordu. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى هناك، الشرطة كانت تعتقل كلّ أولئك الأولاد تقريبا |
Gwidor'a vardığımızda, nasıl bir yerdi ama, 200 tane çocuk vardı kıyafetlerini giyinip ısınıyorlardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى غويدوور، ياله من مكان كان هناك تقريبا 200 صبي و كنا نستعد للمشاركة |
Gerçekten klima ve soğuk birayı bekliyordum, ama Koh Pha Ngan'a vardığımızda... | Open Subtitles | لقد كنت أتطلع حقاً إلى منعم شعر و بعض الجعه الباردة ... لكن عندما وصلنا إلى كوبانيان |
Zirveye ulaştığımızda buraya gelmemizin sebebini oluşturan gölü bulabiliriz. | TED | لكننا عندما وصلنا إلى القمة، وجدنا بالفعل البحيرة التي أتينا لأجلها. |
Acapulco'ya vardığımızda geriye bir kişi kalmıştı. | Open Subtitles | (لكن عندما وصلنا إلى (أكابولكو لم يكن هناك سوى رجل واحد |
Ama dün Manjil'e vardığımızda geri dönmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | لكن بالأمس عندما وصلنا إلى "مانجيل" توجب علينا ان نرجع. |
Beyaz Ev'e geldiğimiz zaman... | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى البيت الأبيض |
Olay mahalline intikal ettiğimizde, etraf çok kanlıydı. Beş ölü vardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى هناك، مسرح الجريمة، كان زاهياً، خمسة أموات |