Senin egonu tatmin edeceğin başka bir olay. senden ne sakladığımı öğrenene kadar gözüne uyku girmeyecektir. | Open Subtitles | هذهِواحدةاخرىَمنذلاتكَالغرورة، لا ترتاح حتى تكتشف ،ما قد يكون مستور عنكَ. |
Miguel, senden bahsediyorum. 1984'ten kalma ödenmemiş kefalet borcun var. | Open Subtitles | ميغيل أتحدث عنكَ لديك مذكرة أيقاف ضدك منذ 1984 |
Kimseye senden bahsetmedim. Her müşterimde aynı gizliliğe sadık kalırım. | Open Subtitles | لم أخبر أيّ شخص عنكَ فأنا استخدم نفس السرّيّة مع كلّ عملائي |
senin hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | بدأتُ إدركُ أنهُ لا يزال هُناك الكثير لا نعرفهُ عنكَ |
Bana sizi anlatmisti, eger ona bir sey olacak olursa, ancak sizin gerçegi bulabileceginizi söylemisti. | Open Subtitles | قدّ أخبرتني عنكَ ، قالت أنّكَ الوحيد و الّذي بإمكانه أستخلاص الحقيقة. حسنٌ ، أتعلم ، في حالة ما إنّ حدث شيءً لها. |
Şükürler olsun, seninle birlikte doğmadım. Aynı zamanda seninkinden farklı. | Open Subtitles | أشكرْ الله، أَنْه لم يجعلني أولدَ مَعك سوية وأيضاً أن أختلف عنكَ |
Öldüğünüzde, birisinin sizin arkanızdan söyleyeceği en güzel şey nedir? | Open Subtitles | عندما تموت، ما هوَ ألطَف شيء سيقولهُ عنكَ أحدهُم؟ |
Eğer aklım olsaydı en başında seninle konuşmayıp, senden uzaklaşırdım. | Open Subtitles | إذا كنتُ ذكيه, لم أكن لأتحدث معكَ بالبدايه, و كنت ذهبت بعيداً عنكَ |
senden neden sakladigimi anlayacaksin. - Eskisi gibi olacagiz. | Open Subtitles | وستفهم لمَ أخفيت كل ذلك عنكَ سرّاً وسنكون على خير حال |
Ziyaretçiler hakkında senden sakladığım şeyler var ama artık her şey hakkında gerçekleri öğrenme zamanın geldi. | Open Subtitles | لقد أخفيتُ أموراً عنكَ بخصوص الزائرين، لكن حان الوقتُ لتعرف الحقيقة، عن كلّ شيء. |
Şu kolyeli kızlar senden bahsediyorlardı. | Open Subtitles | الفتاتان اللتان كانتا مع الفتاة حاملة العقد، كانتا يتحدثا عنكَ. |
Oraya girmemiz gerektiğinin senden çok daha farkındayım! | Open Subtitles | إنّي عليم عنكَ بقدر إحتياجنا للولوج إلى هناك. |
Birinin senden babanı almasının nasıl bir şey olduğunu öğrenmeni istiyorum. | Open Subtitles | أردتُكَ أن تختبر، ما هو إحساس... أن يؤخذ أبيكَ بعيداً عنكَ. |
İzin verirsen ebedi varlığımı senden mümkün olduğunca uzakta geçireceğim. | Open Subtitles | إن أذنت لي فأود أن أنأى بكينونتي الأبدية لأبعد مكانٍ عنكَ بقدر الإمكان. |
Beni evliliğim konusunda uyarmışlardı senden bahsetmişlerdi. | Open Subtitles | لقد حذروني، طوال زواجي، وهم يخبروني عنكَ |
İyi bir çocuğa benziyorsun ve senin hakkında iyi bir rapor yazacağım. | Open Subtitles | تبدو فتى لطيف وسوف أكتب عنكَ تقريراً جيّداً. |
Başıma gelmiş en önemli şeylerden birisin ve ben buna rağmen senin hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | كيف يمكنكَ أن تكون أحدَ أهمّ الأمور التي حدثت لي ومع ذلك، أكاد لا أعرف عنكَ شيئًا. |
senin hakkında ne kadar fazla şey bilirsek sana yardım etmemiz o kadar kolay kolay olur. | Open Subtitles | كلّما عرفنا عنكَ أكثر، كنّا أقدر أن نساعدك |
Biz küvetinizi ovmak için burada değiliz. Ya da dolaplarınızı düzeltmek veya sizi mutlu etmek için gelmedik. | Open Subtitles | لسنا هنا لتنظيف حوض استحمامك أو لتنظيم خزانتكَ أو الترفيه عنكَ. |
Çünkü sizden farklıyım ve bu da beni şuan oldukça memnun ediyor, ama farklı konuşmamız bir birimizi anlamayacağımız anlamına da gelmiyor. | Open Subtitles | لأنني مختلف عنكَ مما يجعلني سعيدٌ جداً لكن لأنهُ نحنُ نتحدث بصورة مختلفة |
İsraf olurdu. Zaten senin hakkındaki herşeyi biliyorum. | Open Subtitles | تلك مضيعة للمال فأنا أعرف كلّ شيءٍ عنكَ فعلاً |
Ve hakkınızda internette araştırma yapmak için zaman harcayacağımı nereden çıkarttınız? | Open Subtitles | وما الذي يجعلكَ تظن بأنني سأصرف أيّ وقت بإجراء بحث عنكَ على الإنترنت؟ |