Onların dosyasında iki adresi var. | Open Subtitles | الآن، لديها عنوانين يحملانهما، عنوان منزلها |
Ritter buzlanmanın çözülmesi sorununu CEO'ya mail'lemiş, Ritter'in mailinde ise, bilgi içerikli yalnızca iki E-mail adresi varmış. | Open Subtitles | المدير التنفيذي كتب بالبريد الإلكتروني حول مشكلة إزالة الجليد وكتب على نسخه الى كان هناك عنوانين فقط بالبريد الإلكتروني المدرجة في نسخ الى |
Zarf yok, iade adresi yok. İmza da yok. | Open Subtitles | و بدون عنوانين للرد |
- Hey. İşte burdasın. Çöldeki insanların gerçek bir adresleri yok. | Open Subtitles | الناس في الصحراء ليس لديهم عنوانين حقيقية ما هي مشكلة هذا؟ |
Hepsi, son iki aydan birkaç tanesi dâhil olmak üzere Katherine'nin eski adresleri. | Open Subtitles | كلّ عناوين (كاثرين) السابقة، بما يشمل عنوانين يعودا لشهرين منصرمين |
Aslında onunla ilgili iki adres var elimizde. Burası o iki adresten biri. Gerçek adı Sally Alvarez. | Open Subtitles | بالواقع، نملك عنوانين لها هذا أحدهما، إسمها الحقيقي هو (سالي ألفاريز) |
Margaret Schiller adına kayıtlı iki adres var. | Open Subtitles | عنوانين يتطابقان مع (مارجريت شيلر) |
Buldum. Buldum. İki adresi var. | Open Subtitles | وجدته و جدته لديه عنوانين |
- İki tane adresi var. | Open Subtitles | - حسناً، أملك عنوانين له |
Caitlin, ona iki adres arattırmış. | Open Subtitles | جعلته (كيتلين) يحدد عنوانين |