Yani, her şeyden sonra, buraya geldi ikinci bir şans arıyor. | Open Subtitles | و بعد كل شيء، انها جاءت أليك تبحث عن فرصة ثانيه. |
Sana ikinci bir şans veriyorum, Babanın hiç bir zaman olmamıştı. | Open Subtitles | أنت تتنازل عن فرصة ثانية وهذه الفرصة لم يحصل عليها والدك أبداً |
Duluth, Hawks bölgesine girdi kazanmak için bir şans arıyor. Bitime sadece saniyeler kaldı. | Open Subtitles | وهم يبحثون عن فرصة للفوز في الثواني الٔاخيرة |
İnsanların sözünü ettiği büyük bir fırsat hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أحدثك عن فرصة مثيرة كل الناس تتحدث عنها |
Saatlerce araba kullanıyor, harekete geçene dek kafasında senaryolar oluşturuyor, sonra da bir fırsat bekliyor. | Open Subtitles | يقود لساعات لإداء سيناريوهات مختلفة في رأسه حتى يجب أن يتصرّف، ثمّ يبحث عن فرصة فقط |
Tüm arkadaşlarınla tanışma fırsatını kaçırmak mı? | Open Subtitles | ماذا , أتخلي عن فرصة مقابلة جميع أصدقاؤكِ ؟ |
Atış yapmak için fırsat kolluyor. | Open Subtitles | ينتظر مجدداً باحثاً عن فرصة - . |
Sakın ikinci bir şans dilemek için gelme. | Open Subtitles | لا تأتي مرة أخرى لكي تبحثِ عن فرصة ثانية |
Tabi ki, şimdi, belki de taraf değiştirmek için bir şans arıyordur. | Open Subtitles | بالتأكيد، لا ربما يبحث عن فرصة لتغيير الجانبين |
Ne var biliyor musun? Baban ikinci bir şans istiyor, ve bunu ona verebileceğimizi sanıyorum. | Open Subtitles | والدكِ يبحث عن فرصة ثانية، ويجب أن نمنحه تلك الفرصة |
Ailesiyle yaşamak için ikinci bir şans mı istiyormuş, peki ya benim ailem? | Open Subtitles | تحدث عن فرصة ثانية مع عائلته ماذا عن عائلتي؟ |
Pekala, burada gördüğün gibi şu şeyden bahsediyor, "Başka bir şans". | Open Subtitles | أترى هنا ، حيث توجد الكلمات عن "فرصة أخرى" |
Pekala, burada gördüğün gibi şu şeyden bahsediyor, "Başka bir şans". | Open Subtitles | أترى هنا ، حيث توجد الكلمات عن "فرصة أخرى" |
İkinci kural ise, her zaman ele geçecek bir fırsat için hazır ol. | Open Subtitles | القاعدة الثانية من الأعمال، تكون مستعدة دائما عن فرصة |
- Tüm bu prodüksiyon sana göre beni aşağılamak için mükellef bir fırsat değil mi? | Open Subtitles | هذا الإنتاج بأكمله عبارة عن فرصة مدروسة لتهينيني فيها، صحيح؟ |
Onunla harika bir fırsat hakkında konuşacaktım. | Open Subtitles | اريد ان أتحدث معها عن فرصة مثيرة |
Böyle bir fırsat bir daha gelmez. | Open Subtitles | اتحدث عن فرصة واحدة هنا مدى الحياة |
Fakat son derece heyecan verici ve henüz kanıtlanmamış bir hipotez için sizinle çalışma fırsatını kaçırmak istemedim. | Open Subtitles | و لكن لم يكن بإمكاني التخلي عن فرصة للعمل معك في فرضيتك المدهشة و التي لم يتم تفنيدها بالكامل بعد |
Atış yapmak için fırsat kolluyor. | Open Subtitles | -ينتظر مجدداً باحثاً عن فرصة |
Atış yapmak için fırsat kolluyor. | Open Subtitles | -ينتظر مجدداً باحثاً عن فرصة |