| ceza ödeme ya da üç ay hapse girme seçeneği sundular. | Open Subtitles | أعطوني إختيار إما دفع غرامة أو قضاء ثلاثة شهور في السجن |
| Sorumlu teşekkül, işten men edildi... - ...ve ceza ödedi. | Open Subtitles | تلقى الكيان المسؤول إشعار توقف وإمتناع عن الفعل ودفع غرامة. |
| Yılın bu zamanında görmedim. Peki bunun cezası nedir söyler misiniz? | Open Subtitles | ليس في مثل هذا الوقت من السنة ما غرامة إشعال النار؟ |
| Günün birinde bir erkeğe Güzel bir başucu sehpası olacaksın, Kelly. | Open Subtitles | أنت ستعمل جعل بعض الرجل طاولة نهاية غرامة يوم واحد، كيلي. |
| Yani, baban iyi ben de iyiyim, Robert da her zamanki gibi... | Open Subtitles | أَعْني، غرامة أبوكِ، أنا بخير وروبرت تماماً مثل دائماً. لكن... |
| Fransa'da kaç kadının yüz örtüsü ya da peçe örttüğü için ceza aldığı ile ilgileniyorum, Fransa'da yaşamasam ya da yüz örtüsü örtmesem de. | TED | أنا مهتمة بعدد النساء اللواتي فرض عليهن غرامة في فرنسا بسب غطاء الوجة، أو النقاب، وحتي إن لم أكن أعيش في فرنسا أو أرتديه. |
| Dün ona, ceza ödemesi gerektiğini söyledim, kızdı. | Open Subtitles | ولقد قلت له يوم أمس أن عليه دفع غرامة مادية فتملّكه الغضب |
| 2 Amerikan Doları ceza ödemelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن تدفع غرامة قدرها دولاران أمريكيان. |
| Karsiliginda ceza olarak birkaç milyon dolar ödersin SPK da sonsuza dek yakandan düser. | Open Subtitles | تدفع بضعة ملايين غرامة و بالمقابل تغرب لجنة الاوراق المالية للابد |
| Peki, tamam, seni bırakacağım. | Open Subtitles | الموافقة، غرامة. أنا سَأَتْركُك تَذْهبُ. |
| Ben de "Peki" dedim | Open Subtitles | قُلتُ، "حَسَناً، إذا تُريدُ لِكي تَكُونَ مثل هذا البخيلِ، ثمّ غرامة. |
| Peki, Peki, tamam, seninle çıkacağım. | Open Subtitles | - - حسنا ، حسنا ، ودفع غرامة ، سوف أخرج معك. |
| Bu sanki trafik cezası gibi öylece halledebileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | فهذا ليس بشيء يَسِير لأتولى أمره مِثْلَ غرامة خرق توقف السيارة |
| Hem de cezamı çekene kadar para cezası ödemek zorunda değilmişim. | Open Subtitles | وأي غرامة علي دفعها لن يتم دفعها حتى أقضي فترة عقوبتي |
| Hem de cezamı çekene kadar para cezası ödemek zorunda değilmişim. | Open Subtitles | وأي غرامة لازم ادفعها مش هاتتدفع لحد ما اقضي فترة عقوبتي |
| Benim Güzel Bea halam, saçlarımı okşarcasına tarardı. | TED | عمتي الجميلة بية، تمسد شعري مع فرشاة غرامة خشنة. |
| tamam, Güzel, Ray ama bu annem için gerçekten hoş bir şeydi. | Open Subtitles | الموافقة، راي، غرامة. أنا فقط إعتقدتُ بأنّه كَانَ لطيف جداً لأمِّي، ولَك، أيضاً. |
| İyiyim, iyiden de öteyim. | Open Subtitles | أنا بخير. أَنا أكثر مِنْ غرامة. |
| Pekala, sadece bugün bu aptal otel odasının dışında beraber kendi hayatımızı yaşamaya başlayacağımız gün olur diye düşünmüştüm | Open Subtitles | غرامة, أنا بس اليوم كان اليوم يمكننا أن تبدأ في نهاية المطاف نعيش حياتنا معا خارج هذا الفندق غبي. |
| Hayır, her şey yolunda. Yukarı çıkıp, biraz daha uyumak ister misin? | Open Subtitles | لا، غرامة كُلّ شيءِ، تَحتاجُ للذِهاب الطابق العلوي ويَحْصلُ على النومِ الأكثرِ؟ |
| Demir Haç, birinci sınıf, o ince ayrım ortadan kalkacak. | Open Subtitles | الصليب الحديدي، من الدرجة الأولى، أن التمييز غرامة سيتم التخلي عنها. |
| - İyi, ara Dennis'i. | Open Subtitles | - هَلّ بالإمكان أَنْ نحن فقط نَدْعو دنيس؟ - غرامة. |
| O para cezasını ödedim diye hayatım iyiye falan gitmeyecek. | Open Subtitles | فقط لأنني سدّدت غرامة غبيّة لا تحسّن من وضع حياتي. |
| Kötü haber şu ki bunun cezası 450 dolardır ama iyi haber ise bu cezayı Wisconsin eyaletinde internetten ödeyebilirsiniz. | Open Subtitles | نعم غرامة هذه المخالفة 450 دولار وكسور لكن هناك أخبار جيدة .. يمكنك الدفع عن طريق الإنترنت في ولاية ويكونسون |
| Pekâlâ, sen farkına varamıyorsan ben de varacak birini bulurum. | Open Subtitles | كل الحق، ودفع غرامة. لا يمكن أن نرى ذلك، وسوف تجد شخص سوف. |
| Hatta belki para cezasıyla bile sıyrılabilirdin. | Open Subtitles | أو ربما كنت مجرد الحصول على صفع مع غرامة مالية. |