| Meraktan değil ama, Grayson aradığında sesi üzgün geliyor muydu? | Open Subtitles | من باب الفضول عندا إتصل غرايسون هل بدى حزينا ؟ |
| Henry bunu konuştuğumuzu bilmemeli yoksa bizim de sonumuz Grayson gibi olur. | Open Subtitles | لايجب ان يعلم هينري اننا نتحدث حول هذا,والا سننتهي كلانا مثل غرايسون |
| Sahte Grayson çok iyi bir noktaya parmak bastı. | Open Subtitles | لا لا غرايسون المزيف اوضح نقطه هامه للغايه |
| Mesela Grayson'ın kibiri ve babamın çocuksuluğu. | Open Subtitles | اه، كما تعلمين، غرور غرايسون و صبيانية أبي |
| Grayson'ın Tampa'yı dondurma almaya götürmesine izin verdim ve onu burada bekleyeceğimi söyledim. | Open Subtitles | تركت غرايسون يأخذ تامبا لأكل المثلجات وقلت أنني سألقاه هنا بعد، |
| Grayson ve ben birlikte yaşarken zorlanmayacağız. | Open Subtitles | غرايسون و أنا لن نحضى بوقت عسير في العيش معا |
| Seninle yaşamanın çok kolay olacağını sanıyordum ama yanılmışım, Grayson. | Open Subtitles | اعتقدت أن العيش معك، غرايسون سيكون أمرا سهلا ولكنني كنت مخطئة |
| Bunu söylemekten hiç hoşnut değilim ama korkuyoruz ki Grayson Global artık güvenilmez bir yer. | Open Subtitles | حسنا, أنا لست سعيدا بقول هذا ولكن غرايسون غلوبال تبدو كسفينه لا تريد صعودها |
| Birisi babanın Grayson Global'deki kontratıyla ilgileniyor. | Open Subtitles | هناك شخص مهتم بعقد والدك في غرايسون غلوبالز |
| Nolcorp yıllar önce Grayson Global'a yatırım yaptığında David Clarke'ın burada olmadığından emin olmak istedim. | Open Subtitles | اريد أن أتأكد عندما استثمرت نولكورب قبل سنوات في شركة غرايسون غلوبال ديفيد كلارك لم يكن المحاسب |
| Victoria Grayson karım olma şerefini bahşeder misin? | Open Subtitles | فيكتوريا غرايسون هل تقلبن أن تكوني زوجتي؟ |
| Emily ve benim Grayson Global'a sızmak ve Girişim'i ortaya çıkarmak için bir planımız var. | Open Subtitles | انا وايميلي عندنا خطة لاختراق غرايسون غلوبال ونكشف المبادره غصبا عنهم |
| Grayson'ın hayatımızda gelişen olayları önemsemesini istiyorum. | Open Subtitles | احتاج غرايسون أن يهتم بما يحدث في حياتنا |
| Grayson'ın dikkatini çekmek için gücünü kullanmanı istiyorum. | Open Subtitles | احتاجك أن تستخدمي قواك لتجعلي غرايسون معنياً |
| Ne yapacağımı bilmiyorum, çünkü soy ismimi çok seviyorum ama bir yandan Grayson'ı mutlu etmek istiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا أفعل لأنني أحب اسمي الأخير لكني أريد أن أجعل غرايسون سعيداً |
| Grayson oyuncu olmaya çalışırken burada yaşamış. | Open Subtitles | غرايسون في الحقيقة عاش هنا عندما كان يحاول أن يصبح ممثلاً |
| Pekala, Grayson ve Laurie tüm ajanslara baktı ve kimse Tippi Hedren'i nerede bulabileceğimizi bilmiyor veya Christina Aguilera'yı. | Open Subtitles | حسناً، غرايسون ولوري تحققوا من كل وكالات المواهب ولا أحد قال لهم كيف يجدون تيبي هيدرن |
| Ben Grayson'u bulacağım, ve gidip Tippi'yi arayacağız. | Open Subtitles | أنا سأذهب لأجد غرايسون وسنذهب للبحث عن تيبي |
| Benim adım Grayson Ellis, ...ve şu anda kimse tarafından temsil edilmeyen, ...uzun yıllar tiyatro eğitimi almış biriyim. | Open Subtitles | اسمي غرايسون إيليس وأنا لست ممثلاً حالياً مع خبرة في التدريب المسرحي |
| Grayson'ın bir daha konuşmamasını onaylayanlar kim? | Open Subtitles | جميع من يفضّل أن يصمت غرايسون عن الكلام بعد الآن؟ |
| Graysonlar hızlı bir karar verip onu taburcu ettirdiler. | Open Subtitles | لقد قام آل "غرايسون" بقرار مفاجيء وقاموا بتسريحها من المستشفى. |
| Graysonları geçmek o kadar kolay olmayacak. | Open Subtitles | الذهاب هناك وتخطي آل "غرايسون" لن يكون سهلاً |