Ama hepsinin amacı aynı, oku atarken yatay hareketi önlemek. | Open Subtitles | لكن جميعهم غرضهم واحد والذي هو التوجيه الأفقي للحركة أثناء الرمي بالقوس |
Onların amacı bebeği yok edip, Nick'i evin kilerine giden yolu... bulmasına emin olmasını sağlamaktı. | Open Subtitles | كان غرضهم تدمير الطفل والتاكد من ان نيكي وجد طريقه إلى قبو هذا المنزل. |
Bu kutsal amacı oğlum krala açıklayacak olursam bir ferman imzalayıp değerli bulduğunuz müminleri silahlandıracağına şüphem yok. | Open Subtitles | لو فسرت لابني غرضهم المقدس، ابني الملك لا شك سيقوم بتوقيع مرسوم بتسليح المؤمنين الذين تجدهم يستحقون |
Damarlarımda tek amaçları beni dehşete düşürüp öldürmek olan, ...milyonlarca küçük robot olduğunu söyledin. | Open Subtitles | أهدئ أهدئ ؟ , لدي مليون آله صغير جداً في عروقي . غرضهم الوحيد قتلي |
Ne kadar çok görürsem, amaçlarının çok özel olduğunu o kadar iyi anlıyorum. | Open Subtitles | كلما أرى أكثر ، كلما أفكر أكثر غرضهم كان محدداً جداً |
Onların amacı mikro-ince sıvı plastik katmanlarını, sert plastiğe dönüştürmek. | Open Subtitles | غرضهم تحويل الطبقات الرقيقة من سائلِ الراتنج) إلى بلاستيك صلب) |
Ahenkli Sürü, dünya etrafındaki önemli otorite kişilerin beyinlerini çıkarıp değiştirmek asıl amacı olan çok uluslu bir şirket. | Open Subtitles | وشركة (هارموني شول) المتعددة عالمياً غرضهم الرئيسي هو: إستخراج و تبديل تلك الأدمغة |
Ya tek amaçları bizi yok etmekse? | Open Subtitles | ماذا إذا كان غرضهم الأساسى هو القضاء علينا ؟ |
Yegâne amaçları bütün vatandaşların hayatlarını zenginleştirmek sivil toplum vaadini sürdürmek. ve geçmişin kaosuna bir daha asla sürüklenmemektir. | Open Subtitles | غرضهم الاساسي هو دعم حياة جميع المواطنين لحفظ الوعود بمجتمع مدني حتى لا نقع مجدداً في فوضى الماضي |
Ama gerçek amaçlarının korunma yanılsamasını sağlamak olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لكنني عرفت أن غرضهم الحقيقى كان لتوفير الدفاع الوهمي. |