Dışarıdan bakıldığında oldukça garip, ucube tipler olarak görülüyoruz. | TED | بالنسبة للعالم الخارجي، إننا نبدو كمجموعة من غريبي الأطوار. |
Evet. Ve ne zaman bir ucube görsem asla dik dik bakmam. | Open Subtitles | وعندما أرى غريبي الأطوار في الشارع، لا أحدّق فيهم أبداً |
Hayat arkadaşı oldular ve garip bir şöhret kazandılar. | TED | أصبحا شركاء مدى الحياة وصارا من المشاهير غريبي الأطوار. |
Bir yamaca bakan çıkmaz bir sokak, ve tuhaf görünüşlü Fransızlar... | Open Subtitles | هم من نوعية الناس الذين يبدون كفرنسيين تعساء و غريبي الأطوار |
Masa 9'daki ucubeler boktan lokantamızda karaoke yapamayacak kadar hevessiz olduklarını söylüyorlar. | Open Subtitles | غريبي الأطوار على المائدة التاسعة يقولون أنهم أفضل من أن يغنوا الكاريكو في حانتنا الصغيرة |
Bir ay kadar önce o ucubelerden birini buldum. | Open Subtitles | ، منذ شهر مضى وجدت أحد هؤلاء غريبي الأطوار في البلدة يمكنه قلي شخص بلمسه فقط |
Yani ucube şovuna çıkıp turla dolaşmak istiyorsun. | Open Subtitles | إذاً ، تريد الذهاب برحلة تنقلية مع عرض غريبي الأطوار |
Eline fırsat geldi diye illa da bir ucube gösterisine katılmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست بحاجة للإنضمام لعرض غريبي الأطوار ، فقط لأن الفرص اتيحت لك |
Bu bir popülerlik yarışması değil, bu popüler olmayanların yarışması, çünkü bütün ucube oyları sana gitti. | Open Subtitles | حسناً, هذهليستمسابقةللشعبية, هذه مسابقة لعدم الشعبية لأنكِ حصلتِ على أصوات غريبي الأطوار |
GARİP ERKEKLER VE ONLARDAN SAKINAN KADINLAR | Open Subtitles | الرجال غريبي الأطوار و النساء اللاتي يتجنبونهم |
garip yaratıkların olduğu bir çete. | Open Subtitles | حسنًا، حسنًا. إنّهم بالفعل حفنة من غريبي الأطوار. |
Etrafında garip tipler dolanıyor, gözlerini açık tutsan iyi olur. | Open Subtitles | يوجد الكثير من غريبي الأطوار بالخارج كُن حذرًا |
Yine de bir şekilde bu tuhaf insanlar topluluğu yürüdü. | Open Subtitles | ومع ذلك، هذه المجموعة التي تجمع غريبي الأطوار تقوم بعملها |
ayrıca yabancı ülkelerle olan ilişkilerin teklik görüntüsüyle zarar görmesini istemediklerinin kesin olarak anlaşılmasını istediler, yani tuhaf gözükmek istemiyoruz. | TED | فإن عظمة شعب الولايات المتحدة لا يمكن تجسيدها بظهور شخص واحد، أي أننا لا نريد أن نبدو وكأننا مجموعة من غريبي الأطوار. |
Bu makina gerçekten tuhaf, ve bunun sonuçlarından biri ise insanların acayip olmaları. | TED | هذا الجهاز غريب حقاً ، وإحدى النتائج هي أن الناس غريبي الأطوار. |
Çünkü iş aşka geldi mi ucubeler bile sonsuza kadar beklemez. | Open Subtitles | .. لأنهفي الحب. حتى غريبي الأطوار, لن ينتظروا للأبد |
Siz ucubeler, o afişi asmanız sayesinde iki asıl zanlımı yakalayabildim. | Open Subtitles | تلك اللافتة التي علقموها أنتم يا غريبي الأطوار ساعدتني في أن أجد المشتبهين الرئيسين بالقضية |
Para işlerini hallediyorum ve onu ucubelerden koruyorum. | Open Subtitles | أتحمل مالها وأبيقيها بعيداً عن غريبي الأطوار |
Bayanlar, baylar, saygı değer konuklar ve şehir dışından gelen tren sever inekler hepiniz hoş geldiniz! | Open Subtitles | مرحباً بكم أيها السيدات والسادة والضيوف الكرام، ومحبي الأفعوانية غريبي الأطوار من خارج البلدة |
Burası erkeklerin masası ve sen benim masama oturuyorsun. Neden sen ve senin şu küçük ucubelerin kalkıp gitmiyorsunuz? | Open Subtitles | وأنت تجلس في مقعدي، لذلك لما لا تبتعد أنت مع أصدقائك غريبي الأطوار ؟ |
Def olun manyaklar! Cadılar bayramı falan bilmem ben! | Open Subtitles | أغربوا عن وجهي يا غريبي الأطوار لا أقوم بالهالووين |
- Polisler o manyakları dağdan indirirse biz kazanırız. | Open Subtitles | -إما الشرطة تخرج غريبي الأطوار من الجبل وبالتالي نفوز |
Bak çevrene. Ed, bu gerçek dünya değil! Çevreni Ucubelerle kuşattın. | Open Subtitles | إد، هذا ليس العالم الحقيقي أنت محاط بجماعة من غريبي الأطوار |
Gerzeklerin çaldığı bir grubu izlemek için o kadar yol gidemem. | Open Subtitles | إنها مسافة طويلة لرؤية بعض غريبي الأطوار في فرقة موسيقية |
Her şeylerini paylaşan manyaklardan değiliz biz. | Open Subtitles | نحن لسنا غريبي الأطوار لكي نشارككم بكل شيء |
Vay be, okula bisiklet ile gidiyorlar. Bizim zamanımızda etraf deli kaynadığı için bunu yapamazdık. | Open Subtitles | قيادة الدراجات الى المدرسة بالطبع لا يستطيعوا فعل ذلك في لوس انجليوس وسط كل هؤلاء غريبي الأطوار |
Alkışlamalar Ben de bilgisayar delisi yabancıların yaptığı rastgele iyilikleri tanımlayan doğru modeli bulmaya çalışıyordum. | TED | (تصفيق) كنت أحاول التفكير بالنموذج الأصح لشرح هذا النوع من الأفعال العشوائية من اللطف بواسطة عباقرة غريبي الأطوار. |