| Pantolonlara böyle zehir bulaştırdı ve yıkamak zahmetine de katlanmadı. | Open Subtitles | لذا قام بسكب مبيد حشري على السراويل و لكنه تقاعس عن غسلها |
| Erkeklerimiz Belçika'da kendileri yıkamak zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | رجالنا سوف يضطرون إلى غسلها بأنفسهم في بلجيكا |
| Yüzünüz pırı pırıI derim; Taze çiğle yıkanmış sabah güIü sanki. | Open Subtitles | انا اقول انها تبدو واضحة كما الورود صباح اليوم حديثا مع غسلها الندى. |
| Kahve ve yanık buğday renklerinin arasında şampuan ve duş jeli bir arada bir ürünle alelacele yıkanmış gibi duruyor. | Open Subtitles | تم غسلها بعجالة بشامبو الشعر وغسول الجسد |
| Her şeyi temizlememiz... onu yıkayıp yatağa yatırmamız lazım. | Open Subtitles | يجب عيلنا تنظيف كل شيء غسلها, ووضعها على السرير |
| Yıkayınca çıkıyor. Yiyeceğini aldığını belirtmek için. | Open Subtitles | يمكن غسلها أنها تعني انك حصلت على حصتك |
| Başkan Johnson delik deşik ve ipuçlarıyla dolu... kan içindeki limuzinin yıkanıp tamir edilmesini emretti. | Open Subtitles | الرئيس جونسون أمر بالليموزين الغارقة في الدماء المليئة بثقوب الرصاص والقرائن ليتم غسلها و إعادة بنائها |
| Gwen, çamaşırları yıkayacağım. Yıkanması gereken beyazların var mı? Bilmiyorum. | Open Subtitles | ،مرحباً ، يا (جوين)، كنتُ أجهز لبعض الغسيل أليدكِ أي ملابس بيضاء تريدين غسلها ؟ |
| Ya ellerini tekilayla yıkamıştır ya da eldiven giymiştir. | Open Subtitles | ربما غسلها بالتاكيلا |
| Her şeyi yıkayamazsın, Nick; özellikle onun aradığı bir şeyi. | Open Subtitles | لا يمكنك غسلها جميعا ,نيك , خاصه عندما .هي تبحث |
| Baksanıza, kristal için özel ayarı var, yani kristal aldığımız zaman yıkayabiliriz. | Open Subtitles | أنظروا، لديه إعدادات خاصة للكريستال، لذا عندما يكون عندا صحون كريستال، يمكننا غسلها. |
| Bulaşıkları hiç yıkamıyor. Hep ben yıkamak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | .إنها لم تغسل الأطباق قط .تحتم عليّ غسلها طوال الوقت |
| ikinci adım onu yıkamak olacak. | Open Subtitles | الخطوة الثانية هي غسلها |
| sadece yıkamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط غسلها. هل هذا غريب؟ |
| Kapitalistler, savaş çığırtkanlığı yapanlar ve de Dölleyiciler tarafından beynin yıkanmış. | Open Subtitles | غسلها من قبل الرأسماليين و دافئون وصناع البذور. |
| yıkanmış veya ağartılmış. | Open Subtitles | غسلها أو وضع القاصر. |
| - Bu oda yıkanmış. | Open Subtitles | تلك الغرفة تم غسلها |
| İçinizde kurtulmak istediğiniz kötü duygularınız varsa umarım bu şarkıyla hepsini yıkayıp atabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا كانت لديكم مشاعر مريرة تمنوا أن يتم غسلها تمنوا أن تستطيعوا غسلها مع هذه الأغنية |
| Hazır olduğunda onu yıkayıp giyindireceğiz. | Open Subtitles | عندمـا تكوني مستعدة يُمكننا غسلها وإلباسها بعض الملابس، |
| Yıkayınca geçiyor mu bari? | Open Subtitles | هل يمكن غسلها ؟ |
| İnşallah Yıkayınca çıkar. | Open Subtitles | -فلتأملوا أن تنظف عند غسلها |
| Yapraklar yıkanıp çiğnenir, hava ve güneşe maruz bırakılır. | Open Subtitles | هذه يتم غسلها ثم تهرس ثم تعرض الى الهواء و الشمس |
| Yıkanması gereken elbiseler var. | Open Subtitles | بعض الملابس بحاجة إلى غسلها. |
| Muhtemelen yıkamıştır. | Open Subtitles | هو على الأرحج غسلها |
| Tamam ama bu onu bir kez olsun yıkayamazsın anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنّكَ لا تستطيع غسلها من وقتٍ لآخر |
| Onu yıkayabiliriz. | Open Subtitles | -حسناً يمكننا غسلها |
| Neredeyse çamaşır yıkama zamanı! | Open Subtitles | لقد اقترب وقت غسلها |