| Çantayı görünce birinin çamaşırlarını unuttuğunu düşündüm. | Open Subtitles | ورأيت حقيبة وفكرت بأن شخصاً ترك غسيله خلفه |
| Mektuplarını toplamak, onun yerine bakkala gitmek çamaşırlarını toplamak falan. | Open Subtitles | أجلب بريده، أذهب إلى المتجر لأجله، وأحضر غسيله |
| - Onun kirli çamaşırlarını başkasının yıkaması kadar hiçbir şey onu daha hızlı iyileştiremez. | Open Subtitles | ـ لا شيء يريحه أسرع من شخص آخر يقوم بغسل غسيله. |
| Rolex ve cüzdanı bırakıp kirli Çamaşırları aldılar diyosun. | Open Subtitles | إذاً سرقوا غسيله المتسخ وتركوا محفظته وساعة الروليكس؟ |
| Herhalde kirli Çamaşırları değil. | Open Subtitles | أراهن أنه ليس غسيله القذر |
| O zaman bir daha çamaşırlarını burada yıkatamaz. | Open Subtitles | حسنًا، ليس مسموحًا له بغسل غسيله هنا بعد الآن |
| Hatta bir adam bütün kirli çamaşırlarını verdi. | Open Subtitles | أحد الرفاق.. أعطاني غسيله كاملاً |
| İnşallah çamaşırlarını almayı unutmamıştır. | Open Subtitles | أرجو ألا يكون قد نسي غسيله |
| Sana söyledim, Lois, Lex kirli çamaşırlarını demir kasada saklıyor. | Open Subtitles | أخبرتك يا (لويس)، (ليكس) يبقي غسيله القذر في سلة حديدية محكمة |
| - Ben gerçek çamaşırlarını sormuştum. | Open Subtitles | لا، كنت أعني غسيله حرفياً |
| - Çamaşırları alması için hazırmış. | Open Subtitles | -أنّ غسيله جاهز حتى يأخذه |
| - Çamaşırları alması için hazırmış. | Open Subtitles | -أنّ غسيله جاهز حتى يأخذه |