"غضبه" - ترجمة من عربي إلى تركي

• öfkesini
• öfke
• öfkesi
• kızgın
• öfkesinin
• hıncını
• öfkeli
• öfkesine
• öfkeyi
• gazabı
• sinirli
• gazabını
• sinirini
• öfkesinden
• gazabıyla

Dahmer (*) okuldaki serserilerden gördüğü şiddetin öfkesini beslediğini savunuyordu.
دامر ادعى ان التحرشات في باحة المدرسة قد غذت غضبه

Eminim beraberinde bir baş büyücü götürmek, Lord Rahl'ın öfkesini azaltacaktır.
بالتأكيد الظهور مع عرّافٌ من الدرجة الأولى برفقة سيخفف من غضبه

Para tutkusunu ve kontrol kaybedişini vicdanını yitirmesini, kafa karışıklığını... öfke krizlerini, delirişini...
ثم شعوره بفقدانه للاتزان وفقدانه لضميره، وشعوره بالاضطراب ونوبات غضبه وجنونه

öfkesi gözünü kör etmiş. Sürekli bağırıp çağırıp tehditler yağdırıyor.
غضبه أطاح بعقله، إذ راح يردد وعيده الشنيع طوال الوقت.

Onun böyle kızgın olmasının mutlaka önemli bir nedeni vardır.
و من غضبه يبدو بأن الأمر حدث في الفترة الأخيرة.

Hayır, beni hatırlar öfkesinin işi geciktirmesini istemiyorum.
كلا, سيتذكرني لا أريد أن يؤثّر غضبه على المسألة

Ama eğer Ed'i, öfkesini bastırabilecek bir tür sihirli çözüme ikna edebilirsem inanacaktır ve daha az öfkeli hissedecektir.
لا لا لكن اذا استعطت اقناع اد ليأخذ بعض من الرصاصة السحرية لتكبح غضبه ويصدق هذا ويشعر بغضب اقل

Çünkü bu daha ucuzdu, tutkusundan çok öfkesini gösteren erkek arkadaşıyla beraber yaşıyordu.
لأنه كان أقل تكلفة، لقد كانت تعيش مع صديقها الحميم الذي كان غضبه أكبر من طموحه.

Aramızdaki en öfkeli kişi öfkesini fikre ve harekete dönüştürebilendir.
والأكثر غضبا بيننا هو الذي يمكن ان يتحول غضبه إلى الفكرة والعمل.

Tanrı, günah içinde yüzenlerin etlerini dağlayıp damgalayarak ahlaksız kafirlere ıstırabı tattırarak öfkesini onların üzerine bir ateş gibi saçtı.
وفى غضبه الشديد سكب إنتقامه خارجاً مثل النار ، معذباً الفاسقين . حارقاً لحوم أولئك الذين يعيشون فى الإثم

Muhtemelen üniversitede olanlar yüzünden öfkesini ortalığa saçıyor.
يبدو أنه يصب غضبه عليك بسبب ما يحصل بالجامعة

Ve bir öfke anında, kalbi durdu... artık atmıyordu.
وفي أثناء شدة غضبه أنهار وقلبه لم يعد ينبض

Başbakan olanlardan dolayı duyduğu öfke ve dehşeti dile getirmemi istedi.
ان السيد رئيس الوزراء يريد ان يعبر لك عن غضبه

O çocukların içlerinde öyle büyük bir bastırılmış öfke olur ki... kalpleri göğüslerinden fırlayacak gibidir.
لا تريد أن تكون الطفل الذى يكبح غضبه و يشعر بأن قلبه سيقفز من صدره

Onu çok seviyorum. korkunç enerjisi, çoşkusu, öfkesi.
أنا أحبه وأحب نشاطه ونوبات غضبه المتهورة

öfkesi geçtiğinde hayatını mahvettiğini anladı göz açıp kapayana kadar.
غضبه تمرير وقال أنه يدرك أنه قد دمر حياته للحظة عابرة.

Bana kızgın olduğu için başından attı!
طردني إنه مثل ابنته وفي شدة غضبه لأني تفوقت في الاختبار

Eğer kocası sırrını keşfederse, öfkesinin baskısını hissettireceğini biliyordu.
عرفت أنه إذا اكتشف زوجها سرها فستشعر بكامل غضبه يصب عليها

Bu kez çıkarttıramadığından hıncını bir vekilden çıkarıyor.
الان كونه لا يستطيع الحصول على جلسة، فهو ينقل غضبه الى بديل

Bunu içinde görebiliyorum. Kontrolden çıkıyor. öfkesine yenik düşüp etrafına saldırıyor.
أرى ذلك منذ الآن، إنّه يتخبّط، يحاول الخروج من غضبه الأعمى.

Onu savunmuyorum. Söylemek istediğim, öfkeyi anlıyorum.
أنا لا أدافع عنه أقول فحسب، أنني أفهم غضبه

Tanrı'nın gazabı bizi bir kez daha günahlarımız için cezalandırmaya geliyor.
الله كان سيحل غضبه مرةً أخرى لعقابنا على ذنوبنا

Evet ama sinirli, ufak topağı duydun, burada durmamı söyledi.
لقد شاهدت غضبه أيها الصغير لقد قال لا يجب علي فعل ذلك

O Tanrı varsa, çok yakında onun gazabını görürüz.
إذا كان موجوداً، نحن قريبا سوف نتحمل غضبه.

Aynı zamanda babasının vahşiliğine olan sinirini başkalarından çıkaran biri gibi de büyürdü.
لربّما نضج أيضاً وهو يطلق غضبه بشأن قسوة أبيه معه على الآخرين

Adamın taciz edecek başka hedefleri olduğundan öfkesinden kurtuldu.
لطالما هو يحصل على ضحايا جدد ليعذبهم فهي تتجنب غضبه

Tanrı hepimizi gazabıyla cezalandıracak üstelik kim bilir Pilatus ne yapacak?
...الرب سينزل غضبه علينا جميعاً ومن يدرى ماذا سيفعل (بيلاطس) ؟