Çünkü dizlerinizde kıkırdak kalmamış, dirsek ve omuzlarınız da aynı durumda. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد غضروف في ركبتك ولا في مرفقيك او كتفيك |
Aşk ve para için kıkırdak ... | TED | تذكرون كيف لم نستطع تشكيل غضروف للحب أو المال؟ |
Ayrıca bu sıvının içinde fagositik hücreler de bulunur. Bu hücreler eklemlerde biriken kemik ya da kıkırdak fazlalıklarını temizler. | TED | وتحتوي أيضًا على خلايا دموية والتي تساعد على تنظيف حتات أي عظمة أو غضروف في المفصل |
O zaman kıkırdağı yeniden yapmak veya yenilemek adına kemiği doldurduğunuzu veya boşaltığınızı hayal edebilir misiniz? | TED | لذا هل يمكنكم تخيل الطرق السلبية لرفع وتفريغ العظم ليكون بإمكانك خلق غضروف متحول؟ |
Biri bu kadavraların tiroit kıkırdağına uyguladığı hazzın, benzerini yapmış olabilir mi? | Open Subtitles | والمرء يمكنه تخيل راحة كهذه لسحق غضروف درقي من هذه الجثث |
Bu işlemi yaptık ve dünya çapında 4000 iş için yapıldı, yani bu FDA onaylı dünya çapında kabul edilmiş bir menisküs yenileme operasyonu. | TED | وقد قمنا بتلك العملية على 4000 حالة حول العالم وهي طريقة معترف بها من منظمة الصحة والدواء الامريكية .. وحول العالم ايضا لاعادة بناء غضروف جديد |
Bir şey sağlıklı kapakçığı bir kıkırdağa çevirdi. | Open Subtitles | شئ يحول صمام قلبه الصحيح إلي غضروف |
Kaburga kemiğinin kıkırdağını çıkartabilmek için, efendim. | Open Subtitles | لنتمكّن من حصد غضروف عظم ضلعها يا سيّدي |
Sakin ol, bu bebek sonsuza kadar ayakta kalır Sert kıkırdaktan. | Open Subtitles | اهدأ لقد بني هذا على غضروف صلب |
Virüs yok, göğsünde kıkırdak damar yok, hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا فيروس، لا سفينة غضروف في صدره، لا شيء. |
Dil olabilecek kadar etli değil-- bu kıkırdak. | Open Subtitles | ليس لحمياً بما فيه الكفاية ليكون لساناً إنه غضروف |
Doktorlar burnumun ucunda hiç kıkırdak olmadığını söyledi sonra bunu yapmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | أكتشف الأطباء أن أنفي ليس به أي غضروف لذا أضطررنا للقيام بهذا |
Fıtıklı bir disk ile parçalanmış kıkırdak, sinirleri bozar ve... | Open Subtitles | مع فتق قرص، وتمزّق غضروف يمكن أن تهيّج الأعصاب، و... |
Deriyi destekleyecek kıkırdak yahut kemik doku olmadığı için sadece deliği kapatacak bir örtü vazifesi görecek. | Open Subtitles | مع عدم وجود عظم أو غضروف لدعم الجلد فإنّه لن يكون أكثر من تغطية لتلك الحفرة |
İncik ve uyluk kemiklerinin birbirine sürtmesini engelleyen ve dizdeki kıkırdak parçası olan menisküsü basmak istiyorsunuz diyelim. | TED | لنفترض أننا بصدد طبــاعـة غضروف مفصليّ، الذي هو جزء من غضروف الرُكبـة والذي من شأنه الحفاظ على عظْمة الساق وعظمة الفخذ من سحق بعضهما بعضاً. |
Erkek anatomisinde Adem elması olarak da bilinen tiroit kıkırdağı bozulmamış. | Open Subtitles | غضروف الغدة الدرقية المعروف أيضا بأسم تفاحة آدم في علم تشريح الذكر لا تزال سليمة |
Onların köpek balığı kıkırdağı olduğunu öğrendiğinizde siz de benim kadar şaşıracaksınız. Köpek balığı kıkırdağı. | Open Subtitles | ستتفاجأ ، كما تفاجأتُ عندما اكتشفت ان بها دواء مصنوع من غضروف القرش |
Üst kulak kıkırdağına gibi mi yoksa başka bir şey mi? | Open Subtitles | مثل غضروف الاذن العلوي او ما شابه ؟ |
Değilim, Bay Alvarez'in omuz kıkırdağına gömüldüm. | Open Subtitles | لا, معصمي على غضروف كتف السيد (الفريز)؟ |
O bir menisküs nakline ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها تحتاج إلى عمليّة زراعة غضروف مفصلي |
Nano kaydedici. elinizdeki kıkırdağa kaynıyor. | Open Subtitles | مسجل من "جسيمات النانو" يندمج مع غضروف يديك |
Pekâlâ göz çevresine biraz doku ekleyip dudakları dolgunlaştırırsam ve burun kıkırdağını kalınlaştırırsam. | Open Subtitles | حسناً، إن أضفت بعض الأنسجة إلى الثلمة فوق الحجاج... أملأ الشفتين، وأملأ غضروف الأنف. |
Fark edilmesini zorlaştırmak için bazen kemik ve kıkırdaktan yapılır. | Open Subtitles | أحيانا مصنوع من العظم أو غضروف جعل الكشف أكثر بعض الشيء diffiicult. |
"Ne eksik, ne fazla Kemiksiz... | Open Subtitles | لا اكثر ولا اقل لا غضروف |