Bu kırmızı hat, hemen Glades'in altında uzanan bilinen bir fay. | Open Subtitles | هذا الخط الأحمر هنا هو عبارة عن صدع موجود أسفل (غلايدز). |
Bu kirmizi hat, hemen Glades'in altinda uzanan bilinen bir fay. | Open Subtitles | هذا الخط الأحمر هنا هو عبارة عن صدع موجود أسفل (غلايدز). |
Brick her polisin Glades'i terk etmesini istiyor yoksa rehineleri öldürecek. | Open Subtitles | "بريك) يريد خروج كلّ رجال الشرطة) من (غلايدز) وإلّا سيقتل الرهينتين" |
Glades'in tam ortasında. Thea'nın sevgilisiyle birlikte şehir dışında çıktığını söylemiştin hani? | Open Subtitles | .(في قلب (غلايدز - .ظننتك قلت إن (ثيا) وخليلها غادرا المدينة - |
Glades'i yıkarak Tommy'nin annesinin anısını onurlandıracağına gerçekten inanıyor musun? | Open Subtitles | -أجل، زوجتكَ . وهل تعتقد بأنّك تكرّم والدة (تومي) بتدميركَ لـ(غلايدز)؟ |
Malcolm Merlyn'in zaman çizelgesini bilmiyorum bu yüzden Glades'i derhal tahliye ettirmen gerekiyor. | Open Subtitles | لستُ أعرف الجدول الزمني لـ(ميرلن)، لكن عليكَ إخلاء (غلايدز) في الحال. |
Laurel, benim için bir şey yapmanı istiyorum. - Bu gece Glades'den uzak dur. | Open Subtitles | (لورال)، أودكِ أن تفعلي شيء من أجلي، ابتعدي عن (غلايدز) الليلة. |
Evet, ayrıca senin Glades'i filan bombalamak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّكَ تودّ تحطيم (غلايدز) بسلاح نووي أو شيء من هذا القبيل. |
Annen kliniğini Glades'te açmıştı çünkü bu şehri kurtarmak istedi. | Open Subtitles | أمّكَ شيدت عيادتها في (غلايدز) لأنّها أرادت إنقاذ المدينة. |
Girişim'in Glades'le ilişkili olduğunu düşünmemize yol açan da buydu. | Open Subtitles | هذا ما جعلنا نظنّ أن المشروع العام مرتبط بـ(غلايدز). |
Eğer Glades'te oturuyorsanız oradan hemen gitmelisiniz. | Open Subtitles | إن كنتم داخل (غلايدز)، فأخرجوا منها فورًا. |
Ama dinle... Glades'ten çıkmak zorundasın. Glades'ten hemen şimdi çıkmalısın! | Open Subtitles | لكن أنصتي، اخرجي من (غلايدز) فورًا أرجوك. |
Kendini bıkıp usanmadan Glades'teki talihsizlere yardım etmeye adamıştı. | Open Subtitles | لقد ساعدت بلا كلل ولا ملل (أولئك المساكين في (غلايدز |
Glades'den şehri kurtarmaya çalışan bir şehir meclisi üyesi. | Open Subtitles | عضو مجلس مدينة من (غلايدز) يحاول إنقاذ المدينة. |
Aynı Glades'de çocuklarını bir daha göremeyecek olan pek çok anne gibi. | Open Subtitles | كالكثير من الأمهات في (غلايدز) اللاتي لن يتمكنّ من رؤية أطفالهن مجدّدًا... |
Glades'deki bir kiliseye epey telefon etmiş. "Güçlü Dur" diye bir şey. | Open Subtitles | أجرى اتّصالاتٍ كثيرة مع كنيسة في (غلايدز) تُدعى "ابقَ قويًّا". |
Annem kimseyi öldürmedi. Malcolm Merlyn, Glades'i yok etti. | Open Subtitles | أمّي لم تقتل أحدًا، (مالكوم ميرلن) دمّر (غلايدز). |
Glades'teki Steele fabrikasının açılışından bir ay falan önce yerli bir meclis üyesi bana geldi. | Open Subtitles | قبل شهر من افتتاح مصنع (ستيل) في (غلايدز)، خاطبني عضو مجلس محلّي. |
Dinle, hepimiz Malcolm ve annenin Glades için bir şey planladıklarından eminiz. | Open Subtitles | إنصت، كلّ ما نعلمه بالتأكيد أنّهما يخططان لشيء كبير يتعلق بـ(غلايدز). |
Merlyn Glades'i insan yapımı bir deprem tetikleyen bir cihazla yıkmayı planlıyor. | Open Subtitles | التي تتخصص في إنتهاك الزلازل. (ميرلن) يخطط لهدم (غلايدز) بجهاز يتسبب في الزلازل من صنع الإنسان. |