NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nde çalışıyor. | Open Subtitles | في غودارد التابع لناسا مركز رحلات الفضاء. |
Goddard'ın temel amacı küçük boyutlarda cep telefonları yapmaktı. | Open Subtitles | غودارد في الاساس السبب الهواتف المحمولة ليست هي حجم الطوب. |
Önümüzdeki iki ay içinde Goddard Aurora'da kendini gösterecekmiş, bu yüzden bende iş arkadaşlarının bilgilerini indirdim. | Open Subtitles | نسمع غودارد يمكن لاول مرة أورورا في الشهرين المقبلين، لذلك أنا قمت بتحميل الملفات خلفية على كل زملائك في العمل. |
Goddard'a sunana kadar 72 saatin var. | Open Subtitles | كنت قد حصلت على 72 ساعة قبل أن يقدم إلى غودارد. |
Atlas Okyanusu'nun öbür tarafında H.G. Wells'in yazdığı ''Dünyaların Savaşı'' Robert Goddard isimli Massachusetts'li genç bir adamı doğrudan etkiledi. | TED | على الجانب الآخر من المحيط الأطلسي، هـ. ج. ويلز "حرب العوالم" ألهمت مباشرة شابًا في ماساتشوسيتس، يدعى روبرت غودارد. |
Ablam ve ben de Bay Goddard'ın müşterileriyiz. | Open Subtitles | أختي و أنا زبائن لدى السيد غودارد |
Durmadan Goddard'ı araştırıyor. | Open Subtitles | انه يعمل بحث بعد البحث على غودارد. |
Goddard tüm bunları seni bir suç tuzağına düşürmek için ayarlamış. | Open Subtitles | غودارد تخطط لهذا الأمر كله ... ... أجل إيقاع لك في ارتكاب الجريمة. |
Bay Goddard, tutuklusunuz. | Open Subtitles | السيد غودارد ، كنت تحت الإقامة الجبرية . |
Augustine Goddard, sessiz kalma hakkına sahipsiniz. | Open Subtitles | أوغسطين غودارد ، لديك الحق في التزام الصمت . |
Clive Goddard'ın cesedini... | Open Subtitles | انه يقوم بالافراج عن جثه كلايف غودارد |
Sabah ilacı zamanı Bayan Goddard. | Open Subtitles | حان وقت دواءك الصباحي، سيدة غودارد |
Sanırım sana Colleen Goddard'dan bahsetmiş. | Open Subtitles | اعتقد أنّه حكى لكِ عن كولين غودارد. |
Goddard'ın, 1890'ların sonlarında bir gün ailesinin çiftliğindeki bir kiraz ağacını kırparken bir uzay aracının, aşağıdaki vadiden havalandığı hayalini kurması ve bunu günlüğüne yazması ''Dünyaların Savaşı''nı okumasından sonraydı. | TED | وبعد قراءة "حرب العوالم" كتب غودارد في مذكراته. يومًا ما في أواخر الثمانينيات في وقت راحته وأثناء تقليم شجرة الكرز في مزرعة عائلته حظي برؤية لسفينة فضائية تقلع من الوادي بالأسفل وتتجه إلى السماوات. |
Bu da ARES takımı. Yaklaşık 150 bilim adamı, mühendis var, Jet Tahrik Laboratuvarı Goddard Uzay Uçuş Merkezi Ames Araştırma Merkezi ve altı tane daha büyük üniversite ve şirketlerle beraber çalışıyoruz. | TED | هذا هو فريق - آريس - وهو عبارة عن 150 مهندس ونحن نعمل مع مركز أبحاث الدفع النفاث و مركز غودارد لرحلات الفضاء ومركز أميس للبحوث و 6 جامعات رئيسية وعدة شركات لتطوير هذا الأمر |
- Peki, efendim. Sandy, sen ve Basil, Goddard hesabını üstlenin. | Open Subtitles | (ساندي)، أنت و (بازيل)، عليكما تولّي حساب (غودارد) |
Bayan Goddard yanında kalmama izin verme nezaketinde bulundu. | Open Subtitles | تكرمت عليّ السيدة (غودارد) بالسماح لي بالاقامة معها. |
Bayan Goddard onlarla tanışamayacağımı söyledi. | Open Subtitles | قالت السيدة (غودارد) أنني لا يجب أن أعرفهما |
Yıllar boyunca bana hep Bayan Goddard baktı. | Open Subtitles | بفضل رعايتها لي على مدار السنين أصبحت السيدة (غودارد) هي ولية أمري الحقيقية. |
Siz ve Bayan Goddard dışında tanıdığım sadece Abbey Mill Çiftliği'ndeki Martinler var. | Open Subtitles | إلى جانبك أنت والسيدة (غودارد) لا أعرف هنا سوى آل (مارتن) من مزرعة (آبي ميل). |
Aynı fikirde değilim. O Godard'ın filmiydi. | Open Subtitles | لا أستطيع الموافقة إنه فلم "غودارد" |