Güldü. Okulda görünmez olma yeteneğine sahip bir kız var. | Open Subtitles | فتاة في حرم الجامعة ولديها قدرة أن تكون غير مرئية |
Laboratuvarının patladığı gün kızımın arabası da caddede görünmez oluyor. | Open Subtitles | سيارة ابنتي تحولت الى سيارة غير مرئية ؟ في الشارع |
Bunun fareleri öldüreceğini biliyor olsaydı, neden onları görünmez yapsın ki? | Open Subtitles | ولكن لماذا جعلها غير مرئية اذا كان هو يعلم بانها ستقتلها |
Evrendeki maddelerin neredeyse çeyreği veya hemen hemen çeyreği görünmeyen şeylerden oluşuyor. | TED | و ربع المادة المكونة للكون ، أو تقريبا ربع المادة الكونية ، هي أشياء غير مرئية. |
Kendimi görünmez yapmak, büyülü yerlere kendimi ışınlamak falan gibi. | Open Subtitles | كما تعلمين، جعل نفسي غير مرئية. أوصل نفسي بمكانٌ سحري. |
Sanırım düşük yapmak görünmez bir cenaze gibi. | TED | وانا اعتقد ان الاجهاض هو عبارة عن خسارة غير مرئية |
En önemli konunun şu olduğuna inanıyorum: eğer gösterilen bu çabalara dikkatimizi vermezsek, onlar görünmez olurlar ve sanki hiç olmamış gibi olur. | TED | وأعتقد إن أهم شيء هو فهم أنه إذا كنا لا نولي اهتماما لهذه الجهود ، فهي غير مرئية ، وكما لو أنها لم تحدث قط. |
Biz günlük hayatlarımızı yaşarken görsel ve yaşantısal şeyler bu görünmez otoriteyi beyinlerimizde daima ortaya çıkarır. | TED | عبر حياتنا اليومية، تمارس الأشياء المرئية والمجرَبة سلطة غير مرئية على عقولنا طوال الوقت. |
Ve bu madde bizim için görünmez olsa da, aslında fiziksel bir gerçeklik. | TED | و هذه المادة قد تكون غير مرئية بالنسبة لنا و لكن لديها واقع فيزيائي. |
Hal böyle iken, böyle büyük bir endüstri -- deniz üzerinde 100.000 gemi çalışmaktadır -- hemen hemen görünmez halde. | TED | وحتى الآن،بالنسبة لمجال ضخم كهذا -- هناك 100.000 سفينة عاملة في البحر -- قد أصبحت غير مرئية إلى حد كبير. |
demişti. Kitlesel denetimin görünmez ve saptanamaz zincirlerini eritmeyi deneyebiliriz, yine de bize dayattığı kısıtlamaların daha az tesirli hâle gelmeyecektir. | TED | نستطيع أن نحاول ونجعل قيود المراقبة الجماعي غير مرئية أو غير مرصودة، ولكن العوائق التي تفرضها علينا لا تصبح أقل تأثيراً. |
Dediklerim doğası gereği görünmez olan şeyler değiller. | TED | لكن، هذا لا يعني أن هذه الأشياء غير مرئية بطبيعتها. |
Işığın tüm tayflarını görebiliyoruz, önceleri görünmez olan dünyaları aydınlatıyoruz. | TED | نحن قادرون على النظر إلى كامل الطيف الضوئي، ما يكشف لنا عوالم كانت غير مرئية لنا سابقاً. |
İsimsiz bir mezara girecek olan, görünmez bir hayattı. | TED | حياة غير مرئية في إتجاه قبر لا يحمل إسما. |
1 ile başlayın ve iki tarafında görünmez sıfırlar olduğunu hayal edin. | TED | تخيل الرقم 1 وبجانبه أصفار غير مرئية من الطرفين. |
görünmez dalga boylarını görebilir, bir dağın zirvesine ışınlanabiliriz. | TED | يمكننا أن نرى عبر موجات غير مرئية أو ننتقل آنياً لقمة جبل. |
Son 38 yılımı görünmez olmaya çalışarak harcadım. | TED | لقد قضيت الـ38 عامًا المنصرمة وأنا أحاول أن أبقى غير مرئية. |
Görünüşe göre bu kümede sıradan maddenin, on katı kadar, görünmeyen, karanlık madde mevcut. | TED | في الحقيقة ، هناك عشرة أضعاف الكتلة على شكل مادة غير مرئية ، أو مادة مظلمة من المادة الطبيعية ، حسنا. |
Çeşitli yöntemlerle, siyamatiği görünmeyen şeylerin içeriğini ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. | TED | وعبر الطرق المتعددة التي يمكن عبرها تطبيق سيماتكس يمكننا بالفعل البدء في الكشف عن جوهر أشياء غير مرئية. |
Bunu benden başkası görmüyor. (Gülüşmeler) Tamamen görünmezim. | TED | لا أحد غيري يلاحظ ذلك. أنا غير مرئية. |
Galiba öyle uzun zaman görünmezdim ki... | Open Subtitles | أنت اخترت أن تكوني غير مرئية ظننت أن الأمر سيكون أسهل |
Bir tarafta, tüzel şeyler, yargıçlar için görünmezler. | TED | من جهة، فإن الأمور الشرعية غير مرئية للقضاة. |
İşim savaşın yaralarını gizlemek için değil, Gazze'lilerin görülmeyen hikayelerini bütün bir çerçeve ile göstermek içindi. | TED | عملي هو ليس إخفاء ندبات الحرب، و لكن نقل الصورة الكاملة لها من قصص غير مرئية لأهل غزة. |