Ve eğer kız bir de güzelse bahse girerim, onu hapishane kapısında bekleyecektir. | Open Subtitles | وفي حال كونها جميلة، إذا شاء الله فأراهن أنها ستنتظره عند بوابة السجن |
Eğer bir soygunsa haftalık maaşım üzerine bahse girerim ki katil kimi devirdiğini bilmiyormuş. | Open Subtitles | إذا لمْ تكن عمليّة سرقة، فأراهن براتب الأسبوعي أنّ القاتل لمْ يكن يعرف من يسرقه. |
Tamam, eğer yoksa bahse girerim ki baban senin için bir tane koyacaktır. | Open Subtitles | إن لم يكن هناك فأراهن أنَّ والدكِ سيضع واحدة من أجلك |
Evet. Arama emri çıkarırsak bahse girerim ki evinde yontma aletleri buluruz. | Open Subtitles | أجل، إن حصلنا على مذكرة تفتيش، فأراهن أنّنا سنجد أدوات التشذيب في منزله. |
Kız da ona öyle baktığına göre eminim adamın suçlu tarafını bilmiyordur. | Open Subtitles | ولو كانت ترمقه بتلك النظرات، فأراهن أنّها لا تعرف عن جانبه الإجرامي. |
Eğer birikmiş milyon doları varsa, eminim, nereye koyduğunu unutmuştur. | Open Subtitles | إذا كان لديه مليون دولار مخبئة، فأراهن أنه نسي أين وضعها. |
Ve eğer böyle birisi gerçekten varsa, bahse girerim ki onu bulacak ve ikna edecek tek kişi... Eh, tabii ki Karanlık Olan'dır. | Open Subtitles | وإنْ كان هناك مَنْ يستطيع العثور عليه وإرغامه على تنفيذ إرادته، فأراهن على القاتم |
Şimdi içeri girse, bahse girerim sana kızmaz bile. | Open Subtitles | لو جاء الآن، فأراهن أنّه لن يُبالي. |
Eğer FBI beni izlediyse bahse girerim CBI'daki bir yetkili buna onay vermiştir ya da en azından razı gelmiştir. | Open Subtitles | لو كانت المباحث الفيدراليّة تُراقبني حقاً، فأراهن أنّ شخصاً عالي المُستوى في المكتب قد صرّح بذلك، أو ساير ذلك على الأقل. |
Ortalıkta dönen bir şey varsa eminim ne olduğundan haberi vardır. | Open Subtitles | أيا كان مايحدث ، فأراهن أنه يمكنكم البحث من هناك |
Ben aramaya devam edeceğim ama Stanton her neyin peşindeyse, eminim orada. | Open Subtitles | سأظلّ أبحث بأمرها، لكن أياً كان ما تسعى (ستانتون) خلفه، فأراهن أنّه موجود هناك. |