Tekrar ediyorum: Dolaşımına genç kanı dâhil edilen yaşlı fare daha genç görünür ve beyninde daha genç işlevler gerçekleşir. | TED | وأكرر: أن فأراً مسناً تعرض من خلال دورة دموية مشتركة لدم فأر صغير السن يبدو أصغر ويظهر وظائف دماغية أفضل. |
Bu tür durumlar için cüzdanımda yedek bir fare bulunur. | Open Subtitles | أنا دائماً أضع فأراً إحتياطياً فى محفظتى. لمناسبات مثل هذه |
Ve koca memeli bir fare görmeyi her zaman istemişimdir. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنني دائماً أردت أن أرى فأراً بأثداء كبيرة |
Önce yeni tıraşlanmış fareyi alırsınız, sonra da bir gölette bir süre marine edersiniz. | Open Subtitles | حسناً, تأخذ فأراً محلوق الشعر، وتنقعه في ماءٍ مالحٍ لفترة. |
Sanırım ya siyah bir sıçan ya da çatı sıçanı dediğimiz şey. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا كان فأراً أسوداً أو ما نطلق عليه فأر السقف |
Ayrıca bir kalemlik içinde duran diğer bir fareye de verdik ve etkileşime geçme kararı ona aitti. | TED | كما أعطيناه فأراً آخر داخل مقلمة حتى يتفاعل معه إذا ما أراد ذلك. |
Çok rahat değildi. Ve bütün bu zaman, bu yerlerin hiçbirinde bir tane bile fare görmedim geçenlerde Londra lağımlarında bulununcaya kadar. | TED | كان غير مريح بالمرة. وطول ذلك الوقت, لم أر فأراً واحداً في أي من هذه الأماكن، حتي قريباً، عندما كنت في مجاري لندن. |
Diyorlar ki, günde bir fare vebayı uzak tutarmış. | Open Subtitles | يقولون كُل فأراً في اليوم لتحمي نفسك من الطاعون |
Şey, diyelim ki, bir fare olmaya karar verdim. | Open Subtitles | حسناً، فلنفترض أنني قررت أنني أرغب في أن أكون فأراً. |
Tişörtünü parçalamak, canlı fare yemek müzik değildir. | Open Subtitles | فرقة الكتروينة حيث تقوم بنزع قميصك و تأكل فأراً حياً |
fare zehri falan yemiş olsa gerek. | Open Subtitles | قد يكون فأراً مسموماً أو شيء من هذا القبيل |
Majesteleri, benim gidişim işe yarayacaksa hiç vakit kaybetmeden 11 fare ile gideceğim. | Open Subtitles | مولاي ، لو أن مثلي يمكن أن يكون ذا فائدة سآخذ 11 فأراً وأمر بهم في الحال |
Santi tavan arasında bir ses duydu. Biz de bir fare olabileceğini düşündük. | Open Subtitles | سانتي سمع أصواتاً في العليه وظننا أنه يمكن أن يكون فأراً |
Şu zevzekliklerin canımı sıkıyor, seni bir fare gibi yutasım geliyor... ama her şeye rağmen beraber çalışmamız gerekiyor. | Open Subtitles | وأنا أُريد أن أفتح فكي وأبتلعك كما لو كنت فأراً لكن يجب علينا أن نعمل بما لدينا |
Az önce ceketinin cebine fare leşi koydum. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ما فعلته الآن فلقد وضعتُ فأراً ميّتاً في جيب سترك |
ona fare dersin değil mi? | Open Subtitles | تسميه فأراً أليس كذلك؟ هل تعرف ما اُسميه أنا؟ |
Karım fare olsaydı, uygun kül miktarı bu kadar olurdu. | Open Subtitles | ،وبما أن زوجتي كانت فأراً ستكون تلك الكمية المثالية |
Hiç sıfır yerçekiminde bir fare gördün mü? | Open Subtitles | هل سبق لك أن رأيت فأراً في انعدام الجاذبية؟ |
fareyi yılana atmak gibi.. ....ona avlanmayı öğretmek için.. ....tüm yemeği yalayıp yutmak, bilirsin | Open Subtitles | ضع فأراً مع أفعى لتعلمها كيف تصيد، لتبتلع وجبة كاملة |
Yatak odasındaki tuvalette çıkacak fareyi mi yakalayacaktım. Düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | لأخرج فأراً لعيناً من خزانة زوجتي هل تصدّق ذلك؟ |
Bir kadının beni taşaklarımdan tekmelemesi ve sıçan demesi ilk değildi, ama ilk defa umursamadım. | Open Subtitles | لم تكن تلك أول مرة تركلني فيها امرأة وتدعوني فأراً لكنها أول مرة لم أمانع فيها |
fareye işkence eden kral pitonu gibi. | Open Subtitles | إنه كالثعبان الملكي يقوم بتعذيب فأراً واثب. |
Little Fellow, hiçbir şey bulamamıştı, tarla faresi dahi yoktu. | Open Subtitles | الرفيق الصغير كان لا بدّ أن يعترف انه لم يجد شيئاً ولا حتى فأراً |