Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Kahretsin, kazansak bile, hepsini geri vermek sadece bir an meselesi. | Open Subtitles | حتى عندما نربح فإنها مسألة وقت حتى نعيدها كلها |
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Kahretsin, kazansak bile, hepsini geri vermek sadece bir an meselesi. | Open Subtitles | حتى عندما نربح فإنها مسألة وقت حتى نعيدها كلها |
- Eğer bu haritalardan hala satıyorsa müşterilerinin biri tarafından tuzağa düşürülmemiz an meselesi. | Open Subtitles | إن كان يبيع تلك الخرائط، فإنها مسألة وقت حتى نكون كمائن للمزيد من زبائنه |
Ayağa kalkıp onunla yüzleşmezsen balkabağını senin kızınla oyuyor olması an meselesi. | Open Subtitles | وإن لم تُوقفيها وتواجهيها... فإنها مسألة وقت قبل أن تفرقك عن ابنتكِ. |
Her şeyi eline, yüzüne bulaştırman an meselesi. | Open Subtitles | لذا فإنها مسألة وقت فقط قبل ان ينفجر ذلك بوجهك |
- Eğer o veri halka yayılırsa ürünümüzün kara borsada topluca üretimine geçilmesi an meselesi olur. | Open Subtitles | فإنها مسألة وقت فقط قبل أن يتم صنع منتجاتنا في السوق السوداء |
Eğer böyleyse, paranın Utah'da olduğunu ve Meksika'ya gittiğmizi öğrenmesi an meselesi. | Open Subtitles | إذا كان ذلك صحيحاً ، فإنها مسألة وقت "قبل أن يكتشف ذلك المال في "يوتاه و يكتشف بعدها طريقنا إلى المكسيك |
- Eğer bu ilişki bitmemişse bu ofisin ve tüm şehrin senin hakkındaki görüşünün değişmesi an meselesi. | Open Subtitles | -إذا لم يُوضع حد، فإنها مسألة وقت حتى تتشوه صورتك في المكتب والمدينة بأسرها |
Ve eğer öyleyse, Meksika'ya gidişimiz için gereken Utah'daki parayı öğrenmesi an meselesi. | Open Subtitles | إن كان هذا صحيحاً فإنها مسألة وقت قبل أن يعرف بأمر النقود في (يوتاه) طريقنا إلى المكسيك |
Eğer Kalinda bulursa, bunun basına sızması an meselesi. | Open Subtitles | إذا أكتشفت (كاليندا) الأمر فإنها مسألة وقت فقط |
Harvey eğer onlar böyle düşünüyorsa diğerlerinin de böyle düşünmesi an meselesi. | Open Subtitles | (هارفي) إن كانوا يظنون ذلك, فإنها مسألة وقت فقط حتى يفكر يذلك جميع عملائنا |