Başkan bundan ötürü bugünkü ve yarınki programını iptal ederek Washington Beyaz Saray'a geri dönecek. | Open Subtitles | وبالتالي فإن الرئيس سيلغي برنامجه لبقية اليوم ولليوم التالي وسيعود الى واشنطن والبيت الأبيض |
Yaramadıklarında, tepkileri Başkan aldı. | Open Subtitles | وعندما تفشل فإن الرئيس هو من يتلقى اللوم |
Başkan, bu kararının gerekli bir önlem olduğunu savunuyor. | Open Subtitles | فإن الرئيس يدافع عن قراره بأنه غجراء احتياطي |
Bu Başkan seçilirse; tüm kapıların açılmasına önayak olacak. | Open Subtitles | لهذا، فإن الرئيس الحالي إذا تمت إعادة انتخابه سيفتح باب المبادرة |
Eğer öyle olsaydı,Başkan, böyle bir adam yüzünden uçağına döner ve evine gidiyor olurdu. | Open Subtitles | إن كانت كذلك, فإن الرئيس سيعود أدراجه.. بسبب وجود رجل مثل هذا. |
Yarın Beyaz Saray'ın önünde Başkan bildiri yapacak. | Open Subtitles | غدا أمام البيت الأبيض، فإن الرئيس يصدر هذا الاعلان. |
Başkan'ın hiçbir şey başarmaya fırsatı dahi olmayacak. | Open Subtitles | فإن الرئيس لا يملك فرصة في إتمام أيّ شيء، حسنًا |
Az önce gördüğümüz üzere Başkan babasının organizasyonla bağlantıları olduğu iddialarını inkar etmedi. | Open Subtitles | ".. وكما رأينا فإن الرئيس لم ينكر تلك الادعاءات" ".بأن |
Az önce gördüğümüz üzere Başkan babasının organizasyonla bağlantıları olduğu iddialarını inkar etmedi. | Open Subtitles | ".. وكما رأينا فإن الرئيس لم ينكر تلك الادعاءات" ".بأن |
Eğer öyleyse Başkan Kuti tehlikede demektir. | Open Subtitles | وإذا كان ذلك صحيحا ، فإن الرئيس (كوتي) في خطر |
Ülkemiz, Yüce Divan başkanı için sonraki seçimi beklemek zorunda kalacak ama o gün gelene dek, Başkan Kirkman, ülkenin en üst mahkemesini işler hâle getirme sözünü tuttu. | Open Subtitles | من المرجح أن البلاد ستضطر إلى الإنتظار حتى الانتخابات القادمة لرئيس القضاة ،لكن في هذه الأثناء (فإن الرئيس (كيركمان |