Terslik çıkmazsa karıncaya bile zarar vermezmiş. Banka müdürü onu şaşırtmış olmalı. | Open Subtitles | وإنّ تسري عمليّة سطوه بسلاسةٍ، فلا يأذِ ذبابةً، لا بد أن مدير البنك فاجأه. |
Saldıran kişi onu şaşırtmış kafatasını kesmiş.. | Open Subtitles | فاجأه المهاجم ثقب جمجمته |
Tamam, şu ikisi onu şaşırttı herhâlde o da bunun bir sır olarak kalması için onları öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | حسناً ، إذن هذان الطفلان فاجأه وهو يقتلهم لأنهُ يريد ان يحتفظَ بسرهِ |
ya birisinden kaçmaya çalışıyordu, veya birisi onu şaşırttı. | Open Subtitles | ، على الأغلب، أنّه كان يحاول الهرب . أو أنّ أحداً ما فاجأه |