ama şunun farkına vardık fikirlerimizi sunma şeklimiz, büyük fark yaratıyor. | TED | لكننا وجدنا أنه الطريقة التي نعرض بها أفكارنا، تصنع فارقا كبيرا. |
Bu ders onlar için büyük fark yaratabilir. | Open Subtitles | وهذا الصف قد يحدث فارقا كبيرا بالنسبة لهن |
GC: Arada kesinlikle çok büyük fark olduğuna inanıyorum. İnsanları sınıflara ayırmaktan nefret ederim ama Orta Amerika'da yaşayanlarla sahillerde yaşayanlar karşı karşıya. | TED | جريتشين كارلسون: أعتقد أن هناك فارقا كبيرا بين -- أكره أن أصنف الناس، لكن، وسط أميريكا مقابل الذين يعيشون على الساحل، |
Ama eğer ben kazanırsam, okulda ciddi bir fark yaratabilir. | Open Subtitles | ولكن ان فزت سوف يصنع فارقا كبيرا في هذه المدرسة |
Er ya da geç anlaman gerekiyor ki, askeri zeka ile normal zeka arasında önemli bir fark var. | Open Subtitles | ولكنك يجب ان تفهم ان هناك فارقا كبيرا بين الذكاء العسكرى و الذكاء العادى |
Sadece biraz ama bu büyük fark yaratıyor. | Open Subtitles | فقط قليلاً ولكن.. تصنع فارقا كبيرا |
Kuşkusuz ona daha fazla morfin verebilirim, ama büyük olasılıkla bir fark yaratmayacak. | Open Subtitles | بالتأكيد يمكنني أن أعطيه المزيد من المورفين ولكن على الأرجح لن يحدث فارقا كبيرا |