| Havalandırmadan gözetledim.. | Open Subtitles | تلصصتُ عليه بين الحين والآخر عبر فتحة التهوية |
| Biliyorum, çünkü bu sesi Havalandırmadan Sophie, Nashville'i izlerken duymuştum. | Open Subtitles | أعلم،"لأنى أسمعه من خلال فتحة التهوية عندما تشاهد مسلسل "ناشفيل". |
| Izgaradan geçip Havalandırmanın içine girmelisin. | Open Subtitles | أريدك أن تخرج من الفتحة و تتحرك عبر فتحة التهوية |
| Havalandırmanın içinde parmak izi bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا بصمة إبهام داخل فتحة التهوية تلك |
| Sigarayı odandaki Havalandırmada saklardık. | Open Subtitles | نعم, تعودنا علي أخفاء السيجارة في فتحة التهوية |
| Emin oldukları tek şey; bomba havalandırmaya saklanmış. | Open Subtitles | كل ما يأكدونه ان ان القنبلة كانت موضوعة غي فتحة التهوية |
| Çünkü şu Havalandırma boşluğundan kötü bir Hava akımı geliyor. | Open Subtitles | لأنهُ يوجد تيار هواء بارد قادم من فتحة التهوية هذه |
| Havalandırmadan geçebiliyorsan şifreyi değiştirmenin bir anlamı olmaz. | Open Subtitles | لا فائدة من تغيير الرمز إن كان يمكن الدخول من فتحة التهوية |
| Havalandırmadan geçebiliyorsan şifreyi değiştirmenin bir anlamı olmaz. | Open Subtitles | لا فائدة من تغيير الرمز إن كان يمكن الدخول من فتحة التهوية |
| Havalandırmadan geldiğini düşündüm,ama bu imkansızdı. | Open Subtitles | اعتقدت انه يأتي من فتحة التهوية لكن مستحيل |
| Havalandırmadan geçtim ve bilgisayarın başında hiçbir şey yapmadan bekledim. | Open Subtitles | لقد زحفت عبر فتحة التهوية و وقفت أمام حاسوبك |
| Satış yerindeki Havalandırmadan aldığımız tozlar Hastings ve diğer 7 cesetle uyuştu. | Open Subtitles | اتعرف امراً؟ الغبار الذي استخلصناه من فتحة التهوية في غرفة العرض عندك تطابقت مع هاستينغ و مع سبعة جثث أخرى مع من تعمل؟ |
| Duman ilk dört dinlenme odasına, Havalandırmadan girmiş. | Open Subtitles | يخرج الدخان من فتحة التهوية في غرفة الإستراحة بالطابق الأوّل |
| Havalandırmanın orada bir panel var. | Open Subtitles | إبحث عن لوحة التحكم بالقرب من فتحة التهوية |
| Bu yüzden ızgaraya doğru çıkıp Havalandırmanın içine girmeni istiyorum. | Open Subtitles | بعد مدة قصيرة ...و لهذا أريدك أن تخرج من الفتحة و تتحرك عبر فتحة التهوية |
| Havalandırmanın içinden geliyor galiba. | Open Subtitles | اعتقد انه ات من داخل فتحة التهوية |
| İçerisinde Havalandırmada delik açmak için gerekenlerin hepsi mevcut. | Open Subtitles | في الداخل تجد كل الأدوات اللازمة لاختراق طريقك من فتحة التهوية |
| Bunları kapının arkasındaki Havalandırmada bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدناهم في فتحة التهوية خلف الباب |
| Polis havalandırmaya saklandığını söylüyor. | Open Subtitles | تعتقد الشرطة انها كانت موضوعة في فتحة التهوية |
| Dişleri havalandırmaya düştü ve bunun için yapabileceği bir şey yoktu. | Open Subtitles | ووقعت أسنانه الصناعية في فتحة التهوية لكن لم يكن هناك ما يفعله بهذا الشأن |
| Bir Havalandırma borusunda sürünüyordu, hem de tek başına, güvenliğe haber bile vermeden. | Open Subtitles | لقد كان يزحف خلال فتحة التهوية لوحده دون اخبار رجال الأمن |
| Hava filtresinde en az 7 cesede ait kemik tozu var. Yedi mi? | Open Subtitles | يوجد غبار عظام من سبعة جثث أخرى على الأقل في مصفاة فتحة التهوية هذه أيضاً |
| Tanrim. Bölüm 1'e ulasirsa, gazin bacadaki delikten kaçacagini biliyor. | Open Subtitles | يا للهول، إنّه يعلم أنّه إن أُطلق الغاز في القطاع الأول، فسيخرج من الثقب في فتحة التهوية. |