Her ne kadar öğleden önce müsait olmasalar da yerinde bir gayeniz varsa boş zamanlarını size can atarak teslim edeceklerdir. | Open Subtitles | قد لا يستيقظ الطلاب قبل الظهر لكنهم سيكونوا متحمسين ليعطوك كل وقت فراغهم إذا كنت تستطيع ان تخترع قضية تستحق اهتمامهم |
Ama benim kişisel görüşüm şu küresel köyü anlamak istiyorsanız insanların neler hakkında tutkulu olduklarını, nelerden keyif aldıklarını, boş zamanlarında ne yapmayı tercih ettiklerini bilmek muhtemelen iyi bir fikir. | TED | ولكن جدالي هو ، إذا كنت تريد معرفة القرية العالمية فانه من الأرجح أن تكون فكرة جيدة معرفة مالذي يتحمسوا له، ومالذى يقوم بتسليتهم، ومالذي يختارون القيام به في أوقات فراغهم. |
Burada biraraya gelmemizin amacı boş vakitlerimizi en iyi şekilde değerlendirmek. | Open Subtitles | نتجمع هنا ، ونتجمع هناك لنستثمر أجزاء من وقت فراغهم . بطريقة أفضل |
Burası, insanların bütün boş zamanlarını yerel şirketlerin bilgisayarlarına girmek için harcadıkları yerdi. | Open Subtitles | حيث كان هناك أشخاص يمضون أوقات فراغهم اختراق كمبيوترات مملوكة لشركات محلية |
- Eğer siz boş vakitlerinde müziği öğrenmek isteyen öğrencileri bulursanız... | Open Subtitles | اذا وجدت عدد كافٍ من الطلاب يرغبون تعلمها بوقت فراغهم |
Öyle bile olsa adamlarım boş zamanlarını boşa geçirmeye gönüllü değiller. | Open Subtitles | حسنا , ذلك قد يكون , لكن رجالي ليسوا كبار على اعطاء وقت فراغهم |
İnsanların boş zamanlarında ne yapacakları benim sorumluluğumda mı? | Open Subtitles | هل هي مسؤوليتي ما يقررُ الناس أن يفعلوا بوقتي فراغهم. |
Çocuklarımızın boş zamanlarında neler yaptığına bakacak olursak bunu birkaç kez daha yapmak zorunda kalabilirsin. | Open Subtitles | عليك أن تفعل ذلك مجدداً نظراً لما يتعرض له أولادنا في وقت فراغهم. |
İsterseniz boş zamanlarında çalışırlar. | TED | يعملون في أوقات فراغهم , إذا أحببت |
boş zamanlarda mutlu çiftler ne yapıyorsa o oldu. | Open Subtitles | ما ذا يفعل زوجين سعيدين في وقت فراغهم. |
Nerede çalıştıklarını, hobilerini, telefon kayıtlarını, boş vakitlerinde yaptıklarını. | Open Subtitles | وماكانوا يفعلونه في وقت فراغهم |
Ben hala bu iki devin, bu evrenin iki hakiminin boş zamanlarında Harry Potter filmleri izledikleri gerçeğini sindirmeye çalışıyordum ki Milliken bu tartışmayı "Kitabı okumadığın için böyle düşünüyorsun" diyerek kazanabileceğini düşündü. | TED | كنت مازلت مأخوذ بالفكرة التي تقول بأنهم من الجبابرة سادات الكون في أوقات فراغهم يشاهدون أفلام هاري بوتر عندها فكر السيد ميليكان بأنه سيربح النقاش بقوله " أنت تعتقد بأنه جيد جدا لأنك لم تقرأ الكتاب " |
JF: Son olarak, boş vakitlerimizde arkadaşlarla üzerinde çalıştığımız bir çeşit matematik problemi çözme testini, başka bir zaman daha samimi şekilde göstermek isterim. Bir pazar, öğleden sonra mesela. (Müzik) Gazeteci: Sayın Forrester ve MIT Lab'a gerçekten çok teşekkür ederim. | TED | وقبل أن نختم نريد أن نعرض عليكم نوعا مختلفا من المعادلات الحسابية التي قام التقنيون بعملها في وقت فراغهم ، وفي فترة الهدوء بعد ظهر يوم الأحد. نتقدم بالشكر الجزيل لكم السيد فورستر ومختبرات الـ MIT. |
boş zamanları çok ciddiye alırlar: yeni beceriler edinirler, zaman ayırırlar, giderek ucuzlayan teknolojiyi kullanırlar, sadece internet değil: kameralar, dizayn teknolojisi dinlence teknolojisi, sörf tahtaları vs. | TED | يأخذون أوقات فراغهم على محمل الجد يكتسبون مهارات و يستثمرون أوقاتهم يستخدمون التقنيات للحصول على الأرخص . ليس فقط الإنترنت و الكاميرات و تقنيات التصميم تكنلوجيا أوقات الفراغ , الواح التزلج على الماء و هكذا دواليك |
Ama Laskin ve Russon 'un boş vakitlerinde.. birbirlerine yaptıklarıyla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | لكن ما يفعله (لاسكين) مع أو لـ(روسو) في وقت فراغهم لا يهمني. |