Derinlerde bir yerde, her zaman bir tacı kazanma şansı olacağını, siz de ben de biliyoruz. | TED | أنت وأنا نعرف أعمق الأعماق، هناك دائماً فرصة للفوز بالكأس. |
Demek Akeelah'nın Ulusal İmla Yarışması'nı kazanma şansı olduğuna inanıyorsunuz, ha? | Open Subtitles | اذا تعتقد أن اكيلا لديها فرصة للفوز بمسابقة التهجئة الوطنية؟ |
Kazanma şansın vardı ve cesurca savaştın. | Open Subtitles | كانت لديك فرصة للفوز و بذلت مجهوداً طيباً |
Sol elini kullanmadan bu savaşı Kazanma şansın yok. | Open Subtitles | لا تملك أدنى فرصة للفوز باستخدام يدك اليسرى لوحدها. |
Ve şimdi bu turnuvayı ailem için kazanma şansım var. | Open Subtitles | والآن لدي فرصة للفوز هذه البطولة لعائلتي. |
Eğer birlikte olmazsak bu oyunu kazanma şansımız da olmaz, tamam mı? | Open Subtitles | إذا لم نفعل ذلك معـاً فلن تكون لدينا فرصة للفوز باللعبة |
Araba kazanma şansınız için ya da sevdiğim şekliyle Ryan'ı yenen kişi arayan yüzüncü kişi olun. | Open Subtitles | فلتكن المتصل الـ100 الآن لتكسب فرصة للفوز بسيارة أو كما تعلمون كما أحب أن أعتقد الفوز على رايان |
Mike, burada kazanmamız için yarı yarıya şansımız var. | Open Subtitles | (مايك) لدينا نصف فرصة للفوز |
The Arkansas Razorbacks'ın bütün bunları kazanma şansı var. Sıralamada birinci basamaktaki Tennessee'den, ligin kontrolünü ele almak için | Open Subtitles | فريق اركنساس لديه فرصة للفوز فريق اركنساس يحل خارج قواعده |
Eğer bugün kazanma şansı varsa bunu mutlaka bugün ve hemen yapmak zorunda. | Open Subtitles | اذا ما كانت لدية اى فرصة... للفوز اليوم، فيجب ان يقوم يقوم بها فى الملعب. |
Önümüzdeki sene öğrenci konseyi başkanlığı konusunda, ama belki bir yıl dinlenirim... başkalarına da kazanma şansı veririm. | Open Subtitles | حول إدارة مجلس الطلبة ثانيةً السنة القادمة لكن فكرت أنه قد أخذ إجازة سنة... إعطاء الآخرين فرصة للفوز |
Blake sonsuza kadar gitti ve Alissa'nın onu geri kazanma şansı yoktu. | Open Subtitles | .. كان والعيسى أي فرصة للفوز اعادته |
Ayrıca, çünkü muhtemelen bir sürü gerekir Tek gün protez ve ben bir müşteri kazanma şansı kaçırmak istemiyorum . | Open Subtitles | أيضا، لأنك ستحتاج على الارجح الكثير أطقم الأسنان يوميا وأنا لا تريد أن تفوت فرصة للفوز العملاء . |
Eğer kazanma şansı olduğunu sanıyorsa... 9-2-1, yeni korgeneral. | Open Subtitles | "لو هي تحسب أن لديها فرصة للفوز" "الفريق الجديد إلى 9-2-1" |
Kabul etmem gerekir, bu raundu Kazanma şansın yoktu. | Open Subtitles | يجب أن أعترف، لم تكن لديك فرصة للفوز بتلك الجولة |
Bir kavga için gerçekten de Kazanma şansın yoktu. | Open Subtitles | بالنسبة لقتالك لم تكن لديكِ أي فرصة للفوز على أي حال |
Kazanma şansın olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | ولم أعتقد أنكِ تملكين فرصة للفوز |
şansım olmasa bile. Şansın var. | Open Subtitles | ــ حتى و إن لم أكُن أملك فرصة للفوز بالمنحة ــ بل لديكِ فرصة |
Oh, Allahım, Gerçektende bir şansım olabilir. | Open Subtitles | يا الهى, ربما تكون لدىّ فرصة للفوز |
Bu maçı kazanma şansımız olduğunu düşünmüyorsun herhâlde? | Open Subtitles | لم تكن تظن أننا حقا نملك فرصة للفوز بهذا. ماذا, هذا؟ |
Davayı kazanma şansımız olması için inşaatı durdurman gerek. | Open Subtitles | اذا كنا نريد فرصة للفوز يجب عليك ايقاف البناء |
Yakın dövüşte kazanma şansımız yok. | Open Subtitles | و نحن أي فرصة للفوز في هذا القتال |
Çünkü para olmadan kazanma şansınız yok. | Open Subtitles | لأنه بدون مالي ليس لديك أدنى فرصة للفوز |
Mike, burada kazanmamız için yarı yarıya şansımız var. | Open Subtitles | (ميك) لدينا فرصة للفوز هنا |