Ondan bombayı kapatmak için gerekli bilgileri alma konusunda ne kadar şansın var? | Open Subtitles | ما هي فرصك في اكتشاف كيفية تعطيل القنبلة في الوقت المناسب |
- Ben. İstediğin bilgiyi istediğin süre içinde bulman için en iyi şansın benim. | Open Subtitles | أنا أفضل فرصك لتحصل على ما تريده من معلومات |
En iyi şansın bu Danny. Bize bilmek istediklerimizi söyle biz de sana | Open Subtitles | نحن أفضل فرصك داني قل لنا ما نريد معرفته و سنقول لك ما تريد معرفته |
Ayık kalman lazım. Ayık olmazsan, şansını zorluyorsun demektir. | Open Subtitles | عليك أن تبقي غير ثملة فإن أصابك الثمل وسكرت ستفقدين كل فرصك |
Alacağın düşük bir not, üniversiteye gitme şansını önemli ölçüde azaltacaktır. Çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | الدرجات القليلة بجد سوف تدمر فرصك فى دخول الكلية |
Uçsa iyi olur yoksa bekaretine elveda deme şansını kaybedebilirsin. | Open Subtitles | من الأفضل لهذا الشىء أن يطير والا ستدمر فرصك فى الحصول على الفتيات |
Ne kadar çok iş çıkarırsanız, o kadar değişik şeyle karşılaşırsınız ve tamamen özgün bir şeye gelme şansınız artar. | TED | كلما زاد إنتاجك، كلما حصلت على تنوّع أكثر وتزداد بذلك فرصك في الإتيان بشيءٍ مبدع حقاً. |
Bak, burada iz bırakmak istiyorsan fırsatını kendin yaratmalısın. | Open Subtitles | إنظرى , إذا كنتى تريدين أن يكون لكى تأثير هنا يجب أن تصنعى فرصك |
Böyle güzel bir kız ölürse şansın yaver gider. | Open Subtitles | إذا اختفت فتاة جميلة كهذه فإن فرصك ستزداد |
O arabayı bir daha görme şansın bu işi geçerli bir kariyere çevirme şansın kadar yüksek. | Open Subtitles | سأقول ان فرصك لرؤية تلك السيارة ثانية جيدة مثل فرصك |
Her yeni denemede, doğum şansın daha da artıyor. | Open Subtitles | مع كل لفة للنرد فرصك في كل واحدة من هذا تتجمع لتتحسن فعلا |
Ne yaptın bilmiyorum dostum ama yaşama şansın epey azaldı. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا فعلت يا رجل لكن فرصك في النجاة تضاءلت للغاية |
Uzun vadede hayatta kalma şansın düşük. | Open Subtitles | فرصك في البقاء حيّاً لفترة طويلة ليست عالية |
Okuldaki en iyi şansın olabilirdi. | Open Subtitles | لكن يمكنه أن يكون أفضل فرصك لتلتحق بالجامعة |
Her şey için serbestsin, git şansını dene... ya da bırak yapmam gerekeni yapıp oradan insanları canlı çıkarayım. | Open Subtitles | تريد تحريره، إذهب بنفسك وجرب فرصك أو دعني أفعل ما أنا هنا لأجله ولربما خرج أُناسٌ أحياء اللعنة |
Gerçek şu ki, kendi şansını sabote ediyorsun,ve bunun farkındasın. | Open Subtitles | في الحقيقة أنت تقوم بتخريب فرصك . و أنت تعرف ذلك |
Ve bu da nakil sonrasında yaşama şansını arttırır. | Open Subtitles | و سوف يُحسن فرصك للبقاء على قيد الحياة حتى عملية زرع القلب |
Elbette, annene koşup her şeyi anlatıp, şansını deneyebilirsin. | Open Subtitles | بالتأكيد ستذهب جريا لأمك ، تخبرها قصتك و تأخذ فرصك |
Tanınmak ve adını gazeteye çıkarmak için Sharon Marquette'in peşindesin bir de başsavcıya karşı gelecek sefer ofiste demokrat olarak bulunmak için şansını denemekten. | Open Subtitles | أنت تسعى وراء شارون ماركيت من أجل الشهرة وليظهر اسمك في الصحف ولتزداد فرصك في الترقيه إلى مدعٍ عام |
- Tıp fakültesi şansını berbat ediyorsun. | Open Subtitles | إنك تضيع فرصك بالقبول بكلية الطب. ومن قال أنني أريد الإلتحاق بكلية الطب؟ |
Dolayısıyla bu kurallara göre davranırsanız ikramiye alma şansınız artar. | TED | وإذا تصرفت وفقا لمدونة قواعد السلوك هذه، فهذا يحسن من فرصك للحصول على مكافأة. |
Bir olay yeri inceleme dedektifinin ölümüne sebep oldun. Son fırsatını değerlendirip benimle konuşmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | بيت " لقد تسببت بمقتل عامل جنائي وأقترح " أن تنتهز آخر فرصك وتتحدث إلي الآن |
Birden fazla avukatınızın olması, istediğiniz sona ulaşma şansınızı artırır. | TED | وجود أكثر من واحد يزيد من فرصك للحصول على النهاية التي تريدها. |