Eğer jüri ilk savunmamıza, yani Josh'ın yaptığına inanmışsa kendi inanırlığımızı zedeleriz ve şansımızı zorlarız. | Open Subtitles | نقوض مصداقيتنا ونؤذي فرصنا في الفوز إذا كانت هيئة المحلفين تصدق قصتنا الأولى أن جوش فعلها |
Tabii biz birleşip onu yakalama şansımızı ikiye katlamış olmazsak! | Open Subtitles | لكن , بالطبع اذا تعاونا سوياً معاً , ومضاعفة فرصنا في الحصول عليه |
Eğer bu olursa, saldırıyı durdurmak için en iyi şansımızı kaybederiz. | Open Subtitles | واذا حدث هذا، سنخسر افضل فرصنا في ايقاف الهجوم |
Sahte paraları ne kadar hızlı bulursak, bir sonraki paranın nereden çıkacağını tahmin etme ihtimalimiz o kadar artar. | Open Subtitles | كلما وجدنا المزيد منها، كلما أسرعنا في تعقبهم وستتحسن فرصنا في معرفة من أين ستأتي التالية |
Aynı şeyleri tekrar etme ihtimalimiz nedir ki? | Open Subtitles | ما هي فرصنا في تكرار ذلك؟ |
Kendime şunu sormalıyım birinin tek sahibi olmaya duyduğumuz çağdaş takıntı mutlu bir evliliğe sahip olma şansımızı yok ediyor olabilir mi? | Open Subtitles | لابد ان أسأل نفسي هل هوس التجديد مع الامتلاك الحصري يدمر فرصنا في الحصول على السعادة الزوجية؟ |
Peki ya o açıklık alana gitmek için şansımızı arttırabileceğimi söylersem? | Open Subtitles | ما رأيك إن قلت لك إن بوسعي تحسين فرصنا في بلوغ الساحة؟ |
Domuzlar gibi katledilmektense şansımızı ormanda denemeliyiz diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت انه من الأفضل ان نأخذ فرصنا في الغابة بدلاً من ان نُذبح كالخنازير |
Bu yöntem, düzgün yükleme şansımızı arttırmalı. | Open Subtitles | -بهذه الطريقة، ستتحسن فرصنا في تحميل نظيف |
Bu onu bulma şansımızı arttırır. | Open Subtitles | ذلك سيعزّز فرصنا في تحديد موقعه. |
Eğer sen ve ben takım olursak, buradan çıkma şansımızı ikiye katlarız. | Open Subtitles | من هنا لوحده لو اتحدنا سوياً " فسنضاعف فرصنا في المغادرة |