Dünya, çok hücreli organizmalar, sofistike genetik yapılar ve sekse sahip olunca yeni fırsatlar boy gösterdi: hayvanlar mümkün oldu. | TED | ما إن أتيحت للحياة على الأرض فرصة تعدد الخلايا وأشكال جينية معقدة، والجنس، أتيحت فرص جديدة: أصبحت الحيوانات موجودة. |
Kardeşim gibi kanseri yenen milyonlarca kişi ellerinde olmadığını düşündükleri yıllar, iş, mutluluk ve insan iletişimi için yeni fırsatlar edindiler. | TED | ووجد ملايين الناجين من السرطان كشقيقتي أنفسهم مع سنوات حياتية لم تكن من المسلّمات ومع فرص جديدة للعمل والمتعة والتواصل الاجتماعي. |
O eğer masam kapıya dönük olursa, benim için yeni fırsatlar açılacağını söylüyor. | Open Subtitles | تقول اذا طاولتي امام الباب ستفتح لي فرص جديدة |
Ama genelde korkularımızın ardında ikinci şanslar gizlice kullanılmayı bekliyordur. | Open Subtitles | لكن عادة ما تكون بين ثنايا خوفنا فرص جديدة ليتم اغتنامها |
Ifakara Sağlık Enstitüsü'nde daha çok sivrisineklerin biyolojisine odaklanıyoruz; böylece yeni fırsatları belirleyebiliriz. | TED | في معهد إيفاكارا الصحي نركز جيدًا على التكوين الإحيائي للناموس، ونحاول فعل ذلك من أجل تحديد فرص جديدة. |
Ortam değiştirmek, yeni fırsatlar ve böyle şeyler işte. | Open Subtitles | تغيير المشاهد، فرص جديدة أشياء من ذاك القبيل |
Yeni ilişkilerin yeni fırsatlar doğurmasına. | Open Subtitles | ربما بداية علاقة جديدة تؤدي إلى فرص جديدة |
SAMCRO dışında yeni fırsatlar yaratmak zorunda kalabilirim. | Open Subtitles | ربما أجبر على خلق فرص جديدة خارج الفريق |
Ve elbette bu da yeni fırsatlar demek. | Open Subtitles | وطبعاً ذلك يعني فرص جديدة |
Yeni arkadaşlar yeni fırsatlar. | Open Subtitles | أصدقاء جدد فرص جديدة |
Fakat kainat kendi amansız hızıyla evrimleşmeye devam ettikçe yeni fırsatlar kendilerini bize sunacak tabii bizler kainatın bize verdiği hayatı muhafaza edebilirsek. | Open Subtitles | ولكن مع استمرار الكون فى تتطوره بخطى لا هواده فيها ... فرص جديدة سوف تقدم نفسها إلينا إذا إستطعنا المحفاظه على الحياة التي صنعها الكون |
yeni fırsatlar olacak. | Open Subtitles | سوف تكون هناك فرص جديدة |
Evet, (Alkış) Ben, Japonya'dan Amerika'ya gelen göçmenlerin torunuyum. Cesurca yabancı, yeni bir dünyaya gelmiş, yeni fırsatlar arıyorlardı. | TED | حسنًا ـــــ (تصفيق)ـــــ أنا حفيد لمهاجرين من اليابان ذهبوا إلى أمريكا، بجسارة ذاهبون إلى عالم جديد غريب، باحثون عن فرص جديدة |
Hayat için mutluluk için aile için sevgi için ikinci şanslar. | Open Subtitles | (فايرستورم" فرص جديدة في الحياة والمجد |
İşi olan ve işsiz insanları buluşmak için teşvik eden, yapılandırılmış şekillerde birbiriyle çalışan ve yeni fırsatları deneyen bir sistem dizayn ettik. Yapılandırılmış şekillerde birbiriyle çalışan ve yeni fırsatları deneyen bir hizmet dizayn ettik. | TED | قمنا بتصميم خدمة تُشجّع الأشخاص على التقابل معا، الأشخاص العاملين والذين غادروا وظائفهم، للعمل معا بطرق منظمّة وتجربة فرص جديدة. |