Burada olanları durdurmaya çalışıyorum. Bu bir şey fark ettirir mi? | Open Subtitles | أحاول وضع حد لما يجري هنا ألا يشكل هذا فرقاً ؟ |
Fazlası da var ama bu bile bir fark yaratıyor. | Open Subtitles | إنّها تنطوي على أكثر من ذلك، ولكنّها تحدث فرقاً بالفعل |
Kariyerim, sizi memnun etmekten daha fazlası. Bir fark yaratmalıyım. | Open Subtitles | مسيرتي المهنية أكبر من إرضائك فحسب، عليّ أن أحدث فرقاً. |
Yaşlı veya genç ol, hiçbir farklılık yaratmaz. | TED | وان كنت يافعاً او متقدماً في السن .. فهذا لن يضفي فرقاً |
En önemli şey, eğer bir öğrencide benlik hissi varsa, hayallerin ve değerlerin dünyadaki tüm farkı nasıl şaşırtıcı bir şekilde yarattığıdır. | TED | والأكثر أهمية أنه إذا كان الطالب لديه الشعور بالذات، فهو مدهش كيف أن الأحلام والقيم يمكن أن تُحدث فرقاً في العالم. |
Ve şimdi önemi olan birşey: | TED | ولكن ما يضفي فرقاً حقا على مستوى السعادة |
Savcı ne kadar batırsa da fark etmez, kesin gidiciler. | Open Subtitles | لن يشكل فرقاً إذا ثرثر النائب العام إنهم سيذهبون بعيداً |
Eğer ayağa kalkıp fark yaratmazsak ve geri dönüşümlü yiyecekleri, ve onların geri dönüşümlü doğalarını düşünmezsek, kaybeden biz oluruz. | TED | إذا لم نقف ونحدث فرقاً ونفكر في طعام صديق للبيئة، ونفكر في طبيعته الصديقة للبيئة، فمن الممكن أن نفشل. |
Ve Roots and Shoots'un en önemli mesajı, her bir bireyin fark yarattığıdır. | TED | وأهم رسالة لبرنامج الجذور والبراعم هي أن كل شخص بمفرده يمكن أن يحدث فرقاً. |
Çirkin veya gerçekten çok güzel ol, herhangi bir fark yaratmaz. | TED | وان كنت قبيحاً او جميلاً فهذا لن يضفي فرقاً |
Ama zaten öncesinde savaşa 100.000 asker yollandıysa bu sayı fazla gelemeyecektir hatta göreceli olarak yetersiz, fark yaratmayacak bir sayıdır. | TED | ولكنه لا يبدو كبيراً جداَ، إنه ليس كافياً نسبياً، ولن يشكل فرقاً إن كنت قد أرسلت قبلها 100,000 جندي. |
Ve girdiğimden beri öğrendim ki dünyada gerçekten bir fark yaratmak istiyorsanız, sonuçlar odaklı tasarım yapmalısınız. | TED | قد تعلمت من وقتها إذا أردت حقاً أن تصنع فرقاً في العالم، يجب أن تصمم نتائج. |
Bence bu gerçekten en derin fark ve insanlar bunu test sürüşünde dahi deneyimliyorlar. | TED | وهذا يصنع فرقاً كبيراً حيث لا يمكن الشعور بذلك إلا عند تجربة قيادتها. |
Bu noktada benim yaptığım şey fark yaratacaktı. | TED | ما أقوم به في هذه اللحظة قد يحدث فرقاً. |
Evet, bu öyle bir onur ki. Ve dünyada gerçekten bir fark yaratan bir organizasyonun huzurunda olmak harika. | TED | حسناً، يشرفني ويسعدني أن أكون ضمن منظمة تحدث وبحق فرقاً في العالم. |
Ve çalışma yaptıkları 50 veya 100 okulda bu ek kaynaklar aslında bir fark yaratabilir. | TED | وفي ال50 أو 100 مدرسة التي يعملون بها، خلقت تلك الموارد الإضافية في الواقع فرقاً. |
Gösterdiğimiz gibi, bu sadece sağlık alanında ve sosyal alanda farklılık getirmez, çok büyük ekonomik faydalar da oluşturur. | TED | وكما بَيَّنَا، إن هذا لا يحدث فرقاً صحياً واجتماعياً فحسب، بل يحدث منفعة اقتصادية ضخمة. |
Bence insanlar önemini anlamaya başladılar, Doğru yaparsak, milyonların hayatında farklılık yapabiliriz. | TED | ففي ظني أن الناس بدأت تعي مدى أهمية ذلك, ويمكن أن تحدث فرقاً بالنسبة لملايين الأرواح, لو عملناها بشكل صحيح. |
Kursum, başarıyla başarısızlık, ölümle kalım arasındaki farkı yaratır. | Open Subtitles | صفي بإمكانه تشكيل فرقاً بين النجاح و الفشل و الموت و الحياة |
Hazırlanın! Renğin önemi yok! | Open Subtitles | شكراً لمساعدتكم يا أصدقاء الألوان لا تشكل فرقاً |
Güzel. Her bina için 4 ekip istiyorum. | Open Subtitles | أريد أربعة فرقاً تفتش كل مبنى في هذه الملكية |
Önceden belirlenen zamanda ekipler göndermek. | Open Subtitles | ارسال فرقاً للقيام بذلك في وقت واحد محدد سلفا |
Senin ya da benim kullanmam farketmez. | Open Subtitles | لا يشكل ذلك فرقاً اِما ان تقود السيارة او انا من سيقودها |
Başkasının hayatında bir değişiklik yapmak için ilk milyonunuzu kazanmayı beklemeyin. | TED | لا تنتظروا حصولكم على المليون الاول لكي تحدثوا فرقاً في حياة شخص ما .. |
Hem bir iki gün daha kalmak bir şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | بالإضافة، أن البقاء هنا ليوم أو .يومين لن يشكل فرقاً |
...sen ve ben tamamiyle birbirimize güvenmiyoruz ama eğer Wraith bu gemiyi patlatırsa pek bir şey farketmeyecek değil mi? | Open Subtitles | لكن ذلك لن يصنع فرقاً كبيراً في حال أن الـ"ريث" وضعوا أيديهم على السفينة، أليس كذلك؟ |
Şu halimizle, bu para çok şey değiştirir, fakat senin için? | Open Subtitles | المال .سيصنع فرقاً كبيراً لكن بالنسبة لك؟ |